Yav arkadaş, maçın başlama öncesi oyun alanının ortasında toplanan Antalyasporlu'ların, o son konuşmaları, nasıl takılmasın gözüme... Eleğini duvara asmış denilen takım kaptanı Eto'o, rakiplerinin kendilerinden kat be kat güçlü olmalarına karşın teslim olmamaları gerektiğini, yumruklarını sıka sıka anlatmaya çalışıyor takımdaşlarına... Sanki o an, oradayım... Vücudumdaki tüm tüyler, sanki bir elektriğe tutulmuş misali, diken diken... Dünya yıldızının ağızından çıkan inanılmaz güçlü söylemlerin ardından, gel de kafanı tekmeye uzatma!
Hava toplarına gel de, kanatlanma! Ha, şampiyonluğa ilişkin şimdiki düşüncem, Beşiktaş adına yüzde altmış seyretmekte... İleryen zamanlarda bu biraz daha artacak gözüküyor ancak, aldıkları gazla şu maçın başlangıcında, dişe diş bir performansla başladı, Antalyalı'lar... Misafirken, ilk en ciddi tehlikeyi de yaratan, onlardı...
'Bi o bu kale, bi o kale!' derken, Barış Şimkek'in, damardan yapılan bir faulu görmemezlikten gelmesi(!) Aboubakar'ın bu pozisyon sonrası, ele geçirdiği topu gole çevirmesindeki günahı veya sevabı, kime yazmalıyız? Haksızlığa uğradığı için sahaya giren ve ayıbını bastırmak için kırmızı kart gösterdiği Bülent Hoca ve oyuncusu, derdini dağlara-taşlara, kimlere anlatacak?
Görünen, 'derdest!' edilen bir Antalyaspor vardı dün akşam, Beşiktaş Stadı'nda...
Napoli karşılaşması sonrası, ' kim-nerede oynamış?', taktiğini-tuktiğini koyalım bir kenara, böylesi 'haram!' olan kararlara, hiç mi hiç ihtiyacı yok Beşiktaş'ın! Sözümona önceki gün uluslarası karşılaşmada Barış Şimşek, adil! davranmış mış! Sözümona; topun gol olmadığını, görmüş müş! Sözümona; en takdir edilen hakem olarak nitelendirilmiş,... Bana göre, dün akşamın en en adaletsiziydi!, Milli Hakem'imiz!
Talisca'nın ikileme ve üçlemesiyle, kendilerini epey rahatlatmıştır sanırım! O düdüğün eğer varsa vicdanı, sabaha kadar nasıl uyuyacak acaba? Yanaklarından öperim Barış Hoca!