Milli Takımımız'da şu aralar, komedi, dram ve trajik tiyatro oyunları oynanıyor, yani her türlüsünden... Milli Takım'ın kaptanı Arda Efendi, dönüş uçağında gazeteciye küfrediyor, ardından da giydiriyor, malum federasyon başkanımıza (!) O başkan, güzelim vatanıma küfreden Lucescu denen zat-ı muhteremi, takımın başına oturttuğu gibi, hazret, terbiye değerleri dumura uğrayan Arda Bey'imizi davet ediyor, çağırıyor yanı başına, iyi mi? Bu olaya 'dram (!)' diyebilir miyiz? O Beşiktaş kaptanlığını, kolay kolay emanet etmezler adama... Ortaya sergilediği oyunu, becerisinin yanında, 'karekter' filtresinden elli kez geçmeden ki, verilmez o makam...
Evet; Oğuzhan Özyakup'tur, bahse konu olan... Tırnaklarıyla kazıya kazıya giydiği ay-yıldızlı formayı, tek bir hamleyle söküp alıyor, çocuğun sırtından (!) İlk tanışmalarında da, 'Kampta görüşürüz!' demesi, bizim kitapta riyanın tillahı, tillahı (!) Ve evvelsi gün gelişen tepkiler sonrası, çağırıyor Oğuzhan'ı kampaaaa (!) Ba, ba, ba, Allah'ın Romen'inin yaptığına bak (!) Bu bir 'komedi!', olmuyor mu sizce?
SÜRPRİZLER BİTMİYOR!
Bekleyin, sürpriz daha bitmiyor, ne yazık ki! Kendisini oyun alanının kralı görerek, hakemi-teknik adamı dahil herkese gider yapan, ekran başındakilere tabakçanak kırdıran ve yaşı kemale ermiş bir Emre Belözoğlu'nu davet etmesi, tuzubiberi artık (!) Bu olayı da, 'trajedi!' olarak sınıflandırabilir miyiz? Çok yazıktır ki, şu sahnelenen 'rezil!' tiyatro oyunlarının, 'zavallı!' izleyicileriyiz. Makamlarda oturan ve futbolu yönettiklerini sanan bu güruh, halkın paraları, yani bizlerin paralarıyla, köpeksiz köyde, değneksiz geziyorlar maalesef (!)
HAZMEDEMEDİM!
Altınordu'mun, Başkanı Seyit Mehmet Özkan'ın, yıllardır dağlara-taşlara yazdığı ve çocuklarına öğrettiği 'İYİ BiREY, İYİ VATANDAŞ, İYİ FUTBOLCU' özdeyişi, her karşıma çıkan tabelada, kıpratır yüreğimi... Onun için, Arda ile Emre'nin o formayı giymelerini hazmedemedim, hazmedemiyorum! Değil Dünya Şampiyonu, 'Uzay Şampiyonu!' olsalar bile, üstlerinde taşıdıkları sürece ay-yıldıza bakarak göz yaşlarını dökecek, benim de içim, inceden inceye kanayarak (!)