Ya hayır söyle ya da sus!

Gereksiz yere konuşmak kadar gerektiği yerde susmak da yanlıştır. Nitekim Hz. Peygamber'in bir hadiste "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin yahut sussun" (Buhari, Kitabu'l-Edeb, 10/373) diyerek konuşmanın ölçüsünü belirtmiştir

Prof.Dr. Himmet KONUR
Konuşkan veya sessiz-sakin olmanın doğuştan gelen tarafı olduğu da söylenir. Bu gerçeği değiştirmeye çalışmak fıtratı bozmak veya akıntıya kürek çekmek anlamına gelebilir. İşin fıtri boyutu bu yazının konusu değildir. Meselenin bir de ahlaki tarafı bulunmaktadır.
Arkadaş veya aile sohbetlerimizin konusu çoğunlukla hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığımız şeylerdir. Tarımdan ekonomiye, siyasetten turizme, modadan spora, diyetten çevreye, sağlıktan eğitime hemen her şeyi konuşur; her konuda ahkam keseriz. Bu konuların hepsi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız için verdiğimiz hükümlerin çoğu da isabetsizdir.
AHLAKİ ZAAFA DÜŞÜRÜR
Bu tip konuşmalar dini literatürümüzdeki "malayani" denilen "boş iş" sınıfına girer. Boş şeylerle uğraşmak, eskilerin ifadesiyle "abesle iştigal etmek", yüce dinimizin tasvip etmediği bir durumdur. Rabbimiz "Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur." (isra, 17/36) diyerek bu tip davranışlardan uzak durmamızı emretmiştir. Sevgili Peygamberimiz de "Bir kimsenin kendisini ilgilendirmeyen (malayani) şeyleri terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir" diyerek lüzumlu şeylerle uğraşmamızı öğütlemiştir.
İlk bakışta kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi basit görünse de bu o kadar kolay bir iş değildir. Bu işe senelerini verip de kendisini yeterli görmeyen Allah dostları yaşamıştır. Ebu Hafs Haddad Hazretleri onlardan biridir. Anlatıldığına göre onun evine yakın bir yerde hadis dersleri yapılıyordu. Bu derslere katılanlar aralarında göremeyince ona gidip,
"Sen niçin gelip de dinlemiyorsun?" diye sordular. O şöyle dedi:
"Bir hadis-i şerif işitmiştim, otuz senedir bu hadis-i şerife uygun hareket etmek istiyorum, fakat yapamıyorum. Diğer hadis-i şerifleri işittiğimde nasıl yaparım?" Onlar;
"O, hangi hadis-i şeriftir?" dediler.
Ebu Hafs; "Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir" diye cevap verdi.
Bilgi ve belgeye dayanmadan konuşma alışkanlığı bizi dedikodu, gıybet, yalan ve iftira gibi daha ileri düzeyde ahlaki zaaflara da düşürebilir. Ayet-i Kerimede zanda bulunmanın, insanlar hakkında gizli gizli bilgi toplamaya çalışmanın ve başkalarını arkadan çekiştirmenin günah ve iğrenç davranışlar olduğu bildirilmiş ve bunlardan uzak durulması emredilmiştir. (Hucurat, 49/12)

YUNUS'UN SÖZLERİ

Gereksiz yere konuşmak kadar gerektiği yerde susmak da yanlıştır. Nitekim Hz. Peygamber'in "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" dediği rivayet edilir. Bir başka hadiste de "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin yahut sussun" (Buhari, Kitabu'l-Edeb, 10/373) diyerek konuşmanın ölçüsünü belirtmiştir.
Konuşmak veya susmak başlı başına bir erdem veya erdemsizlik hali değildir. Önemli olan yerinde konuşmak veya susmaktır.
Yunus boşuna, "Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz" dememiştir.
BİR AYET
"Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur." (isra, 17/36)
BİR HADİS
"Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir."
(Tirmizi, Zühd, 11)

MANEVİ İKLİM

Huzura oruçlu halde gitmek

Ramazan ayının ilk günlerindeydi. Bir gece oturduğu evden dışarıya çıkan Nasuhi Efendi, dergahın bahçesinde dolaşıyordu. Onun bahçede dolaştığını gören hanımı, bahçeye çıkarak yanına yaklaştı ve "Muhterem Efendim! Bu gece vakti bu bahçede niçin gezinip durursunuz?" diye sordu.
O da;
"Allah Teala bilir ama bu bayramı burada geçireceğiz.
Şimdiden kendime yer hazırlıyorum" buyurdu.
Hanımı bunu işitince üzüldü;
"Niçin böyle söyleyip yüreğimizi yakıyorsunuz" dedi.
Nasuhi hazretleri;
"Takdir-i İlahi böyledir" cevabını verdi.
Aradan günler geçti. Ramazan-ı Şerif ayının ortasına geldiğinde, sevenlerini etrafına toplayıp, yerine oğlu Alaed din Efendiyi halife tayin etti ve vasiyetini bildirdi.
Muhammed Nasuhi Hazretlerinin talebelerinden Şami Ahmed Efendi, vefat edeceği gün hocasını ziyaret etti. Muhammed Nasuhi Efendinin hastalığı iyice artmıştı.
Şami Ahmed Efendi ona;
"Efendim biraz az oruç tutup ilaç kullanırsanız rahatsızlığınız iyileşebilir" deyince,
Nasuhi Efendi;
"Oğlum! Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle otuz senedir farzları değil nafileleri dahi noksan yapmadım. İnşallah bu gece dergah-ı izzete oruçlu giderim" buyurdu.
Muhammed Nasuhi hazretleri vefat ettikleri gün ikindi namazından sonra hizmetinde olan dervişlere;
"Bu gece Cüneyt-i Bağdadi, Abdülkadir-i Geylanı, Molla Hünkar Celaleddın, Maruf-i Kerhı, Seyyid Yahya Şirvan, Sultan Şaban-ı Veli ve Hocam Ali Atvel hazretleri teşrif buyuracaklardır. Onlara hizmette kusur etmeyin" demişti.
İftar vaktinde Derviş İbrahim, Nasuhi hazretlerinin yanından odanın kapısına varıp iki lokma ekmek yedi. Üçüncü lokmayı yerken Nasuhi hazretleri bir defa;
"Hu" diye seslendi.
Derviş İbrahim ekmeği bırakıp içeri girerken tekrar; "Hu" diye Allah Teala'nın ismini zikredip ruhunu teslim etti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.