"Müslümanlar birbirini tutan yapı taşları gibi olmalıdır"

Yüce Rabbimiz bizi tanışalım, kaynaşalım ve dayanışma içerisine iyi şeyler yapalım diye sosyal topluluklar halinde yaratmıştır

Prof. Dr. Himmet KONUR
İnsan sosyal bir varlıktır. Yüce Rabbimiz bizi tanışalım, kaynaşalım ve dayanışma içerisine girerek iyi şeyler yapalım diye çeşitli sosyal topluluklar -Kur'an'daki ifadesiyle milletler ve kabileler- halinde yaratmıştır.
Fert olarak sorumluluklarımız bulunduğu gibi mensubu bulunduğumuz topluluk/topluluklar adına da sorumluluklarımız vardır. Birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuna sahip olmak bunlar arasındadır. Ayet-i kerimede Müslümanların hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılmaları emredilmiştir. (Maide, 5/103) Bir hadis-i şerifte de Müslümanların birbirini tutan yapı taşları gibi olmaları istenmiştir.
"İyilikte yarış"
Fert ve toplum olarak Müslümanlar'dan beklenen "iyilikte yarış"tır. (Bakara, 2/148) Ayet-i kerimede insanın biyolojik yapısı ve sosyal konumuna işaretle; "Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi şuub/milletler ve kabail/kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır." (Hucurat, 49/13) buyrulmuştur. Elmalılı bu ayetin tefsirinde sonuç olarak şunları söylemiştir:
"Hasılı bir erkekle bir dişiden yaratılıp da şuub ve kabaile ayrılış darılıp darılıp dağılmak ve dövüşmek, sövüşmek için değil, tanışıp yardımlaşarak sevişmek ve güzel ahlakları tatbik ederek daha büyük daha güzel cemiyetler husule getirip korunmak içindir." (Hak Dini, VI, s. 4478)
Müslüman nemelazımcı bir tutum içerisine giremez. Kötü ve yanlış şeylerle en güzel şekilde mücadele eder. İyiliğin yayılması, kötülüğün ortadan kaldırılması için çalışır. (Ali İmran, 3/110) İçlerindeki hak ve hakikat düşmanlarına, beyinsizlere boyun eğen topluluklar helak olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. (A'raf, 7/155)
Ortada bir kötülük varsa, konumuna uygun olarak, eliyle, diliyle veya kalbiyle buğz ederek giderilmesi için gayret sarf eder. (Müslim, İman 78) Zira bir toplum durduk yerde iyileşmez veya kötüleşmez. (Ra'd, 13/11)
Fitne ve fasata karşı
Fitne ve fesada karşı uyanık olur. Çünkü bilir ki fitne ve fesat iyi-kötü, suçlu-suçsuz ayrımı yapmaksızın herkesin zarar görmesine sebep olur. (Enfal, 8/25)
Müslüman, daima haklı ve doğru olanın yanında yer almak (Tevbe, 9/119), güçlü olanın haklı değil, haklı olanın güçlü olmasını sağlamaya çalışmak mecburiyetindedir. Gücünü mal, mülk, servet, paradan; yakın ve akrabasının, eş ve dostunun, kabilesinin ve aşiretinin çokluğundan değil, hak ve hakikatten alır. (Bkz. Tekasür, 102/1-2)
Hak geldiğinde batılın zail olacağından zerrece şüphe etmez. (İsra, 17/81)
Bir topluluk Allah'ın yolundan; hak ve hakikatten uzaklaşırsa Allah da onları gözden çıkarır. Onların yerine bu işi üstlenecek başka topluluklar getirir. (Maide, 5/54)
Allah bizi hak ve hakikatten ayırmasın!
BİR AYET
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, inkılara karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Maide, 5/54)
BİR HADİS
"Sizden kim münker (kötülük) görürse, onu eliyle düzeltsin. Şayet eliyle düzeltmeye gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Diliyle düzeltmeye de gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin ki bu imanın en zayıf derecesidir. (Müslim, İman 78)

MANEVİ İKLİM

İslam ve toplumsal ahlak

Yüce dinimiz bireysel olarak her insana iyiliği emretme ve kötülüğü önlemeye çalışma sorumluluğu yüklemiştir. Her Müslüman bireysel planda Kur'an'ın emir ve yasaklarını öğüt ve tavsiye etmekle yükümlüdür.
Dinimizin Müslüman topluluklara yüklediği bir takım sorumluluklar da vardır. Toplumsal sorumluluklar toplumsal kurumlar aracılığıyla yerine getirilir. Bunları yerine getirirken işlerin ehline verilmesi (Nisa, 4/57), iş başına getirileceklerin belirlenmesinde ve toplumu ilgilendiren işlerin yapılmasında toplumun da görüşünün alınması (Şura, 42/38; Al-i İmran, 3/159) esastır.
Müslümanların sorumluluğu sadece inananlara karşı değildir. Kur'an'ın asli gayesine paralel olarak Müslümanların da, sapık yollara düşerek yeryüzünde fitne ve bozgunculuk yapmaktan insanları alıkoymak görevi vardır. Kur'an-ı Kerim değişik vesilelerle bu durumu dile getirmiştir.
- "Sizden önceki nesillerden akıllı kimselerin, yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan men'etmeleri gerekmez miydi? Fakat onlar arasından, ancak kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımardılar ve suç işleyenler olup çıktılar. (Hud, 11/116)
Adaletsizlik ve eşitsizliğe karşıdır
- Din adamlarının ve alimlerin onları günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetmeleri gerekmez miydi! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür! (Maide, 5/63)
Dinimiz her türlü adaletsizliğe ve sosyo-ekonomik eşitsizliğe de karşı durulmasını emretmiştir. Ezilen kesimlerin (kadınların, kızların, kölelerin, yetimlerin) haklarını temin hususunda uyarıda bulunmuştur.
- Dini yalanlayanı gördün mü? Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yaparlar. En ufak bir yardımda bulunmaya bile yanaşmazlar. (Maun, 107/1-7).
- Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline! (O), malının kendisini ebedi kılacağını zanneder. (Humeze, 104/1-3).
- Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram-helal demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz. (Fecr, 89/17-20).
Yakından bakıldığında Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde toplumsal ahlakın ana ilkeleri ve hayata geçirilişiyle ilgili bir çok hususu görebilmek mümkündür. Müslümanlar bu ilkeler doğrultusunda sağlam bir toplumsal ahlak geliştirmek mecburiyetindedir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.