HACCEDENLER ALLAH'IN MİSAFİRİDİR

Gücü yeten yani servet ve sağlık bakımından yeterli olan Müslümanlar ömründe bir defa haccetmekle yükümlüdür

Prof.Dr. Himmet KONUR
İslam'ın beş temel esasından biri olan Hacc, "Mekke şehrindeki Kabe'yi ve civarındaki kutsal sayılan özel yerleri, özel vakti içinde, usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve yapılması gereken diğer yükümlülükleri yerine getirmektir."
Gücü yeten yani servet ve sağlık bakımından yeterli olan Müslümanlar ömründe bir defa haccetmekle yükümlüdür.
Ayet-i kerimede ifade edildiğine göre, "Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren her türlü tecavüzden emin olur/olmalıdır. Ona varmaya gücü yeten kimsenin Kabe'yi tavaf etmesi ise, Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, doğrusu Allah bütün alemlerden müstağnidir, kimsenin ibadetine ihtiyacı yoktur" (Al-i İmran, 3/97).
Hadis-i Şerifte de şöyle buyrulur: "Kim Kabeyi yedi kere döner, konuşmaz, sadece 'Sübhenellahi ve'l-hamdü lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billah', derse kötülüklerinden onu silinir. Kendine on güzellik yazılır. On derece yükseltilir. Kim de tavaf eder de tavaf halinde iken konuşursa rahmetin içine ayaklarıyla girmiş olur, tıpkı suya ayaklarıyla dalan gibi." (Buhari, Hac, 18)
Hac ibadetinde ihram, tavaf, kurban, vakfe, şeytan taşlama gibi birçok sembolik unsur bulunur. Bütün bunlar kişinin manevi ve ahlaki bir dönüşüm yaşaması içindir. Bu uygulamaların, sembolik anlamlarını bilmeden, sadece şeklen hayata geçirmek çok anlamlı değildir. Kendisiyle aynı inancı paylaşan milyonlarca insanla beraber olmak kişiye müstesna bir duygusal coşku ve haz yaşatabilir. Ancak bu coşku ve haz hacdan beklenen içsel dönüşümün yerini tutamaz.
Kalp gözüyle görmek
Hacc ibadetiyle ilgili uygulamalar büyük ölçüde Hz. İbrahim ve ailesinin yaşadıklarıyla ilgilidir. Allah'ın dostu/halili olan Hz. İbrahim Kabe'yi Allah'ın evi olarak inşa veya tamir etmiştir. Hacca giden kişi Allahu Teala'nın evini ziyaret eder, O'na misafir olur. Allahu Teala, bu bilinçle hareket eden kimseyi en güzel şekilde ağırlar.
Hz. Peygamberin bildirdiğine göre hacca giden kişi, Allah'ın misafiridir, Allah onun dilediklerini verir, dualarını kabul eder. (İbn Mace, Menasik, 5)
Oraya giden kimse başka şeylerle uğraşmayı bırakıp Allah'ın evini müşahedeye/seyre dalmalıdır. Aksi halde bu ziyaretten gereğince istifade edemez. Ehl-i tasavvuf bu noktada bir inceliğe daha işaret etmişlerdir. Evi ziyaret edip de ev sahibini görmeye/müşahedeye çalışmamak büyük eksiklik olur. Kabe Allah'ın evi olduğuna göre oraya giden kimse Allahu Teala'yı müşahedeye çalışmalıdır. O, ancak kalp gözüyle görülebilir. Kalp gözünün görebilmesi için de kalbin Allah'tan başka şeylere ilgisinin azaltılması ve yok dereceye getirilmesi gerekir.
İzzetin üstünlüğü
Allah erleri için müşahedesiz hacc makbul değildir. Huviri, gaybetteki ve huzurdaki olmak üzere iki tür hacdan bahsediyor. Gaybetteki hacc gönül gözünü açmadan ve Ev Sahibi'ni görmeden yapılan hacdır. Huzurdaki hacc ise kişinin huzur-ı ilahide olduğunun bilinciyle, kalp gözünü açıp Hakk'ı müşahede etmeye çalışarak yaptığı hacctır. Evinde oturan kimseyle hacca gidip de Hakk'ı müşahedeye çalışmayan kimse arasında fark yoktur. Asıl olan müşahededir.
Hiçbir zaman hatırdan çıkarılmaması gereken hususlardan biri de müminlerin izzet, şeref ve saygınlığının her şeyden üstün olduğudur. Abdullah b. Amr, Kabeyi tavaf ederken Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ne kadar hoş ve güzelsin. Kokun da ne kadar hoş ve güzel! Ne kadar büyüksün! Senin hürmetin (saygınlığın ve değerin) de ne kadar büyük! Bununla beraber Muhammed'in nefsi elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, malıyla kanıyla müminin hürmeti ve kıymeti senin kıymetinden daha büyüktür. (...)" (İbn Mace, Fiten, 2)
AYET-İ KERİME
"Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah bütün alemlerden müstağnidir." (Al-i İmran, 3/97)

HADİS-İ ŞERİF

"Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden hacceden kimse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahsız olarak (evine) döner." (Buhari, "Hac", 4)
DİNİ HİKAYELER
Sadık olmak kolay değil

Tarık es-Sadık'a, Sadık denmesinin sebebini şöyle naklederler:
Tarık, kullanılmayan bir kuyuya düşmüştü. Kuyuya uğrayan bir grup hacı:
- Kuyunun başını kapatalım. Ta ki başka kimse düşmesin.
Tarık kendi kendine söylendi:
- Eğer sadık isen sesini çıkarma. Varsınlar kuyuyu kapatsınlar.
Kuyunun ağzını kapayan hacılar ordan ayrılıp gitti. Kuyunun içi zifiri karanlık kesildi. Tarık diyor ki:
- Kuyunun içinde karanlıkta dururken bir de baktım ki, yanıma iki lamba konuldu. Lambanın ışığı sayesinde etrafımı görebiliyordum. Gördüm ki, büyük bir yılan bana doğru geliyor. Kendi kendime, "İşte şimdi sadık ile yalancı ortaya çıkar" dedim.
Tarık es'Sadık şöyle devam etti başından geçenleri anlatmaya:
- Benim yanıma geldiği vakit, beni sokacak diye korkarken, yılan kuyunun ağzına doğru tırmanmaya başladı. Sonra kuyruğunu boynuma ve ayağıma doladı. Beni bir çocuk gibi alıp kapağı açılan kuyunun ağzına doğru götürdü. Sonra kuyruğu ile beni yere attı. Sonra şiddetli bir kuyruk hareketiyle kuyruğunu benden ayırdı. Tam o sırada, gaibden şöyle bir ses işittim:
- Bu, Rabbi'nin bir lütfudur. Çünkü o, seni düşmanından, düşmanınla kurtardı.
İşte bunun için kendisine "Sadık" denildi.
DİNİ SORULAR
Evlatlığa zekat verilebilir mi?

Dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukuki birtakım sonuçlar doğuracak şekilde bir evlatlık müessesesi kabul edilmemiştir (Ahzab, 33/4-5). Buna göre "evlat edinme", evlat edinenle evlatlık arasında usul-füru ilişkisi meydana getirmez. Bu sebeple kişi, bakımını üstlendiği ve kendi soyundan olmayan bir kişiye, fakir olması kaydıyla, zekat verebilir.
Hacca sağlık nedeniyle gücü yetmeyen kişi, vekaleten hac yaptırmak yerine, bu parayı sadaka olarak vermekle hac sorumluluğundan kurtulur mu?
Farz ibadetlerde asıl olan kişinin bizzat kendisinin yapmasıdır. Ancak bazı ibadetler, bazı durumlarda vekalet yoluyla yaptırılabilir. Hac ibadetini yapamayacak derecede sağlığı bozulan veya yaşlılık nedeniyle kendisi gidemeyecek durumda olanlar masraflarını karşılayarak vekil gönderebilirler. Fakat bu parayı sadaka olarak vermekle veya bir hayır kurumuna yardım yapmakla hac görevini yerine getirmiş sayılmazlar, hac borcu devam eder.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.