Değerli okurlarım. Din insan hayatına anlam katan önemli bir müessesedir.
Bu özelliği dolayısıyla tarih boyunca en önemli istismar konularından biri olmuştur. Kur'an-ı Kerimde aldatılmaya karşı bizleri uyaran birçok ayet bulunmaktadır.
Bunlardan birinde de "aldatıcıların Allah ile aldatmasından" söz edilmektedir.
(Fatır, 35/5) Dini konularda, başta nefsimiz olmak üzere bizi gerçek dindarlıktan uzaklaştırabilecek pek çok düşmanımız vardır.
Bunlar hiç durmadan faaliyet halindedir.
DÜŞMANLAR DA BOŞ DURMAZ
Nefsimiz yaptığı iyi şeyleri gözünde büyütmek suretiyle gurur ve kibre kapılırken dışarıdaki düşmanlar da boş durmaz.
Bizi iltifata boğarak içimizdeki yangına odun atar. Kendimizi dev aynasında görürüz. Ve nihayet amellerimiz boşa gidiverir...
Zaman zaman tersi süreçleri de yaşarız. Nefsimiz tembellik eder.
Basit işler bile gözümüzde büyür.
Dışımızdaki düşmanlardan da tembelliğimizi meşrulaştıracak sözler duyarız. Artık kolayca yerine getirilebilecek ibadetler, iyi ve güzel işler bile yapılması imkansız hale geliverir.
Bazen de dışımızdaki düşman, nefsimizi de karşısına alarak, direncimizi kırmaya çalışır. Doğru bildiğimiz her şeyi eğri göstermek için çaba sarf eder. Siyahı beyaz, beyazı siyah gösterir. Ona uyduğumuzda bizi ödüllendirir, uymadığımızda ise cezalandırır.
Kur'an-ı Kerim, bu konuda, Hz.
Peygamber ve ashabı yanında bizleri de peşinen uyarmaktadır. Ayet-i Kerimede, "Mallarınızla ve canlarınızla mutlaka sınanacaksınız: Ve doğrusu, hem sizden önce vahiy verilenlerden hem de Allah'tan başka varlıklara ilahlık yakıştıranlardan birçok incitici söz işiteceksiniz. Ama eğer zorluklara sabırla katlanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız; bilin ki bu, azimle sarılınacak bir iştir" (Al-i İmran, 3/186) buyrulmuştur.
Bize düşen ısrarla doğruyu düşünmek, yapmak ve söylemektir.
Bunu yaparken de samimi olmaktır.
Peygamber Efendimiz "Din, samimiyettir" buyurmuştur.
Kime karşı diye sorulunca, "Allah'a, Kitabına, Resulüne, Müslümanların önderlerine ve bütün Müslümanlara karşı" diyerek cevap vermiştir." (Müslim, İman 95 Hadis No:55) Samimiyet büyük ölçüde kendi sorumluluk alanımızla ilgilidir.
Kendimize karşı dürüst isek samimi olup-olmadığımızı fark edebiliriz.
Başkalarının da samimi olmasını bekler, samimi olup olmadıklarını bilmek isteriz.
Aksi halde aldatılırız. Ancak hiç kimsenin "kalbini yarıp bakma" imkanımız olmadığı için her zaman sağlıklı sonuç elde edemeyiz.
Din adına yapılan işler ve davranışlar Allah ve Resulünün emrine ve iradesine uygun ise, Müslümanların önderi konumunda olanlara katkı sağlar ve Müslümanların işine yarar nitelikte ise samimi, yani dinin ruhuna uygundur. Aksi halde samimiyetten söz edilemez.
İmam-ı İbni Mace
Hadis alimlerinin büyüklerinden olup, Kütüb- i Sitte denilen altı sahih hadis-i şerif kitabından Sünen-i İbni Mace adlı eserin müellifidir.
İsmi Muhammed bin Yezid olup, künyesi Ebu Abdullah'tır. 824 (H.209) te Kazvin'de doğduğu için Kazvini adıyla bilinir. İbni Mace diye meşhur oldu. 886 (H. 273) da vefat etti.
Basra, Bağdat, Kufe, Mekke-i mükerreme, Şam, Mısır, Horasan ve Rey gibi zamanının ilim merkezlerine giderek, hadis-i şerif ve onunla alakalı ilimleri tahsil etti. Gittiği bu merkezlerde büyük hadis alimleriyle karşılaşarak, onlardan istifade etti. Leys, İbrahim bin el-Münzir, Muhammed bin Abdullah bin Numeyr ve daha başka alimlerden hadis-i şerif öğrendi. Hadis ilminde yüksek dereceye ulaştı. Ebü'l-Hasan el-Kattan, Ahmed bin Ravh el-Bağdadi, Muhammed bin İsa el-Ebheri gibi alimler ondan hadis- i şerif rivayet ettiler.
Zamanındaki ve daha sonraki asırlarda yetişen hadis alimlerince sika (güvenilir) olduğu bildirilen İbni Mace, Sünen-i İbni Mace'yi telif etti. Bu kıymetli eser, hadis-i şerif fihristlerinde ve mu'cemlerde, (MC) harfleriyle gösterilmektedir. Tefsir ilminde de derin alim idi. Tefsir-i Kur'an adlı eseri de çok kıymetlidir.
AYET-İ KERİME
"De ki: İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir." (Ali İmran, 3/29)
HADİS-İ ŞERİF
"Aziz ve celil olan Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaya yarayan bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamaz." (Ebu Davud, İlim 12)
DİNİ SORULAR
Gıybet, küfür etmek, kötü söz söylemek orucu bozar mı?
Bunların hepsi kötü ahlakın çeşitleridir.
Oruçlu olana veya olmayana haram kılınmıştır.
Peygamberimiz, "Gıybeti ve yalanı bırakmayan kişinin orucuna Allah'ın ihtiyacı yoktur" buyurur. Bütün bunlarla beraber bu sayılanların hiçbiri orucu bozmaz. Belki manevi faydasını engeller.
Prof.Dr. Himmet KONUR
