Urla Çeşmealtı'nda rüzgar sörfü eğitmeni Özfer Uralp'ın kızı Dilara Uralp, çocukluğundan beri kurduğu hayali bu yaz gerçekleştirdi. Henüz 20 yaşındaki Dilara Uralp, bu yıl Brezilya'da düzenlenen 2016 Rio Olimpiyat Oyunları'na katılmayı başardı. Bir ülkenin çekilmesiyle yedek kotadan olimpiyatlara gitmeye hak kazanan Uralp, aynı zamanda Türkiye adına olimpiyatlarda yarışan en genç kadın sörfçü olarak tarihe geçti.
Olimpiyatlarda 120 kadın sporcu arasında 22. sırada yer alan Uralp'ın şimdiki hedefi ise 2020'de Tokyo'da düzenlenecek olimpiyatlara katılıp Türk Bayrağı'nı göndere çektirmek. Uralp, olimpiyatlarda neler yaşadığını ve bundan sonraki hedeflerini Yeni Asır'a anlattı.
1995 Kasım doğumlusun. Yani henüz 21 yaşına bile girmedin. Genç yaşta Rio'ya katılmak nasıl bir duygu?
Bu genç yaşta bu başarıyı elde etmem ve Türkiye'yi temsil edebilmem inanılmaz güzel ve gurur verici bir duygu.
Bu dalda Türkiye'den daha önce hiç bu kadar genç bir katılımcı olmadı. Bütün genç sporculara çok çalıştıkları ve kendilerine inandıkları sürece her şeyi başarabileceklerini söylemek istiyorum.
HEDEF 2020'YDİ 2016'DA TUTTURDU
2016 Rio Olimpiyat Oyunları'na kendi sınıfında kota alan ilk Türk sporcu oldunuz? Bunu bekliyor muydunuz?
Kesinlikle kotayı alarak olimpiyatlara giden ilk Türk kadın sporcu olmak inanılmaz gurur verici bir duygu. Olimpik sınıfta yarışmaya başladığımda, 2012 yılında hep hedefim 2020 Olimpiyatları diyordum çünkü genelde bizim branşta yaş ve tecrübe gereği olimpiyatlara ortalama en az 8 yılda hazırlanılıyor. Ancak 2015 yılının Ekim ayında Umman'da yapılan RS:X Dünya Şampiyonası'ndaki derecem ile 2016 Rio Olimpiyatlarına çağrıldım ve 20 yaşında olimpiyatlara katılarak orada 4 ülke geçerek Türkiye'nin RS:X kadınlar sınıfında yaptığı en iyi dereceye sahip oldum.
Açıkçası olimpiyatlara katılmayı ben de beklemiyordum.
Rio için hazırlıkların nasıl geçti? Yoğun bir antrenman programın vardır muhtemelen.
Antrenmanlarım çok yoğundu kesinlikle. Her zaman olduğu gibi deniz antrenmanlarımı ve karada da kuvvet antrenmanlarımı bir arada götürdüm.
Günde 2-3 antrenman yaptım. Antrenmanlarıma ek olarak koşu, indoor kürek, bisiklet gibi sporlar da ekledim.
Türkiye'de ne yazık ki spor denilince akıllara futbol, basketbol ve voleybol dışında bir spor gelmiyor. Ancak son yıllarda spora ve sporcuya verilen değer arttı. Son olimpiyatlarda Türkiye'yi rüzgar sörfünde temsil ettiniz. Sizi rüzgar sörfüne iten sebep nedir?
Ben rüzgar sörfü sporuna babam Özfer Uralp sayesinde başladım. Kendisi de yaklaşık 20 yıldır rüzgar sörfünün slalom sınıfında yarışmakta ve şu anda Çeşmealtı Rüzgar Sörfü ve Yelken Kulübü'nün kurucusu ve baş antrenörüdür. Yani bana da rüzgar sörfünü babam öğretti ve daha sonra da yarışlara beraber katılmaya başladık.
Kendine nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Kesinlikle kendime vakit ayırmak çok zor oluyor. Çünkü ya yurt dışında kamplarda ve yarışlarda oluyorum ya da Türkiye'de olduğum zaman hem okuluma hem de antrenmanlarıma gidiyorum. Böylelikle herhangi boş bir vaktimde beni rahatlatacak aktiviteler yapmaya çalışıyorum.
İzmir'de rüzgar sörfü denilince akla Urla ve Alaçatı geliyor. Peki İzmir'de böyle doğal yerler varken rüzgar sörfüne yeteri kadar önem veriliyor mu?
Bence İzmir'in hava ve rüzgar koşulları rüzgar sörfüne çok uygun olmasına rağmen maalesef yeteri kadar bu branşta sporcu yetişmiyor ve dediğiniz gibi bu spora yeteri kadar önem verilmiyor.
En büyük hedefin nedir? Gözünü kapattığında kendini nerede hayal ediyorsun?
Şu an için en büyük hedefim 2020 Tokyo Olimpiyatları. Kendimi bir gün olimpiyat madalyası kazanmış bir şekide hayal ediyorum.
DEÜ Spor Yüksek Okulu Beden Eğitim Öğretmenliği Bölümü'nde okuyorsun. Mezun olduktan sonra milli sporculuğun yanında yeni nesiller yetiştirmek için sörf antrenörü olmayı düşünüyor musun?
Tabii ki kendi kariyerimi tamamladıktan ve beden eğitimi öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra kendim gibi sporcular yetiştirmek ve ülkeme başarılı sporcular kazandırmak istiyorum.
KUBAT İLE KULVARLARIMIZ FARKLI
Türkiye'de rüzgar sörfünde genelde ilk akla gelen Çağla Kubat'tır. Ama Çağla Kubat slalom sınıfında siz de olimpik sınıfta mücadele ediyorsunuz. Olimpik kulvardan bahsedebilir misin?
Çağla Kubat'ın ve benim branşlarımız farklı. Kendisi rüzgar sörfü sporunun slalom (funboard) sınıfında yarışmakta ve ben de RS:X yani olimpik sınıftayım. Slalom sınıfı hıza ve malzemeye dayalı ve bir yarışın ortalama 5 dakika sürdüğü parkurda oluyor. Olimpik branş ise herkesin One Design denilen (herkesin aynı malzemeyi kullandığı) bir yarıştır. Ortalama 30-35 dakika kadar sürdüğü parkurda son derece kuvvet, dayanıklılık, strateji gerektiren ve olimpiyatlarda bulunan bir sınıftır.
TANSU EDİP GÖKBUDAK