Başta Eğitim-Öğretim, Bilimsel Araştırmalar ve sosyal sorumluluklar olmak üzere bir üniversitenin asli işlevlerine dair fevkalade yakın bir istişare halindeyiz diye açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Erol Özvar, "Biz Yüksek Öğretim Kurulu olarak, temel amacımız ülkemizi üniversitelerimizle birlikte tam istişare ve iş birliği halinde üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmektir. 2030'a doğru 'Türk Yüksek Öğretim Vizyonu' çerçevesinde ortaya koyduğumuz perspektifle uygulamaya alacağımız bazı iş ve işlemleri üniversitelerimizle birlikte istişare ediyoruz. Türkiye'de Yüksek Öğretim alanında herhangi bir kredi kaybına uğramadan programların yeterlilikleri ve öğrenim çıktılarında herhangi bir tasarrufa gitmeden ama öğrencilerimizin aynı kredi ve ders saatleri anlayışı içerisinde daha kısa zaman içerisinde mezuniyetine imkan verecek üçüncü bir sömestr üzerinde çalıştığımızı duyurmuştuk. Bu duyurumuzu çalışmamızı üniversitelerimizde birlikte yapmaya devam ediyoruz. Burada bile inşallah Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nin çok kıymetli böyle elemanlarıyla bu konu üzerinde birlikte istişarelerde bulunacağız. 8 sömestiri 4 senede değil ama 3 senede bir öğrencinin bitirmesine imkan verecek bu düzenlemeyi İnşallah en kısa zamanda hayata geçireceğimizi, geçirmek istediğimizi arzu ederiz. Bazen akıllara takılabiliyor, 'Acaba krediler azalacak mı? Daha mı az ders görülecek? Daha mı az eğitim' hayır, daha az eğitim ve öğretim olmayacak. Biz 1 seneden daha fazla istifade etmek istiyoruz. Böylelikle hem mali açıdan, harcamalar bakımından ciddi bir tasarrufta bulunacağımıza hem de öğrencilerimizin daha kısa sürede hayata atılmasına imkan verecek bir model üzerinde durduğumuzu ifade etmek isterim. Bu model yeni muhtes bir model değil. Dünyanın pek çok ülkesinde de şu anda bildiğiniz üzere uygulamakta olan bir modeldir. Hatta ülkemizde bunun denemesini yapan vakıf üniversitelerimizde mevcuttur" diye açıkladı.

'ZAYIFLAYAN PROGRAMLARI DA ÇIKARTIYORUZ'
YÖK Başkanı Özvar, "İkinci öğretimi bildiğiniz üzere biz kaldırmış bulunuyoruz. İkinci öğretimin kalkması üniversitelerimizin pek çoğunda aslında ciddi bir zaman boşluğu meydana getirmiş oldu. İşte bu zaman boşluğunu bu şekilde kaldırdığımız ikinci öğretim programları ile birlikte bunun yanı sıra sistemin dışına çıkardığımız pek çok program dolayısıyla üniversitelerimizin elleri bildiğiniz üzere rahatlamış durumda. İkinci öğretim programlarının kaldırılmasının yanında bildiğimiz üzere bilhassa mezunlarına istihdam olanakları sağlamak bakımından zayıflayan programları da artık sistemin dışına çıkartıyoruz. Üniversitelerimizin artık bu programları açmak ısrarında artık vazgeçmesini bekliyoruz. Zira biz bu programlara artık kontenjan vermeyeceğiz. Bunun gibi çok sözünü ettiğim çerçevede; öğrencisine, velilerine gelecekle alakalı imkan vermeyen programlar hep bundan sonra çıkarılmaya, sistemin dışına çıkarılmaya devam edecektir. Bu sene yine bir sadeleştirme yapacağımızı bilmenizi isterim. Başarı sıralamasıyla öğrenci kabul edilen programların bir kısmında kontenjanların kontenjan düzenlemelerine devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim. Hukuk kontenjanları, diş hekimliği, eczacılık, mimarlık, eğitim fakültesinin, belirli programları, bu ve buna benzer psikoloji programları ile kontenjan düzenlemeleri yapılacaktır. Üniversiteye hazırlanan genç kardeşlerime ve onların kıymetli ailelerine de bu vesileyle burada hitap etmek isterim. Lütfen, istediğiniz, arzu ettiğiniz okumayı planladığınız programın geçen seneki kontenjanlarını, başarı sıralamalarını ve puanlamalarını yakından takip edin. Hatta mümkünse son yıllarda 3-5 yılda her bir programın kontenjanlarını, puanlarını ve sıralamalarını mutlaka dikkate alın. Yapay zeka temelli bilişim ağırlıklı programlar açmaya devam edeceğiz. Son 3 yılda bildiğiniz üzere sisteme 20'ye yakın birleşim ve yapay zeka temelli programlar açtı. Bunların 13 tanesi lisans, geri kalanları ise lisans düzeyindeki programlar. Üniversitelerimizden gerek vakıf gerek devlet üniversitelerimizden bu yeni açılan programların takibini arzu ediyoruz. Devlet üniversitelerinde, yüze yakın devlet üniversitelerinde bu yeni programları açtığımızı bilmenizi isterim. Diğer taraftan öğretmenliğe kaynaklık teşvik eden programlarda da ciddi bir kontenjan düzenlemesi yaptığımızı da bu vesileyle sizlere hatırlatmak istiyorum. Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Sosyoloji, Felsefe, Antropoloji, Sanat Tarihi gibi ciddi bir kontenjan düzenlemesi yapılmıştır ve bundan sonra da yapılmaya devam edecektir" diye belirtti.

'UYGULAMA İÇEREN MESLEKİ PROGRAMLARDA STAJLARA İHTİYAÇ VAR'
Staj sürelerinin kısalığına dikkat çeken YÖK Başkanı Özvar, "uygulama içeren mesleki programlarda daha uzun süreli stajlara ihtiyaç var. 20-25 günde değil ama en az bir sömestr devam edecek stajlar mezunlarımıza, mezuniyet sonrasında daha büyük bir iş imkanı sağlamaktadır. Türkiye'de mesleki eğitimin önündeki en ciddi engellerden bir tanesi, staj sürelerinin kısalığıdır. Bizim üniversitelerimize teklifimiz şu, ön lisansta neden 3+1 veya 2+ 2 modellerine geçmesinler? Bu daha fazla uygulamanın içinde yer aldığı ön lisans ve lisans programlarını fevkalade destekliyoruz. Programlar artık teorik ağırlıklı derslerle doldurulmamalı. Çocuklar daha fazla uygulamaya hangi programda ise bilgi, beceri ve yetkinliği bu uygulamalarla kazanmalarını arzu ediyoruz. Okuyan insan bir noktaya kadar bilgi sahibi olabilir. Beceri ve yetkinlik için mutlaka uygulama şarttır. Bu uygulamaların bir kısmı üniversitemizde, diğer bir kısmı ise iş yerlerinde veya diğer kurum ve kuruluşlarda olmak zorundadır" diye konuştu.