Özellikle 2012 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun ve ilgili yönetmeliklerin yürürlüğe girmesiyle ülkemizde İSG konusunda hızlı bir ilerleme kaydediyoruz. Yasal düzenlemeler, işverenin ve çalışanın bilgilendirilmesi ve bu doğrultuda alınan tedbirler ile ölümlü iş kazası oranının yaklaşık yüzde 41 azaldığını görüyoruz. Bu düşüş olumlu ve umut verici bir gelişmedir. Ancak bilimsel verilerin, günümüzde hem iş kazalarının hem de meslek hastalıklarının yüzde yüz önlenebileceğini gösterdiği unutulmamalıdır.
Hedefin çalışanları iş kazalarından ve meslek hastalıklarından korumak, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturmak, üretimin devamlılığını ve verimi artırmak olduğunu biliyoruz.
Bu, ancak devletin, işverenin ve çalışanın birlikte hareket etmesi ile mümkündür.
Ülkemiz her geçen gün bu hedefe biraz daha yaklaşmaktadır.
Sanayi ve teknoloji açısından baktığımızda araştırma ve geliştirme faaliyetleri sayesinde birçok alandaki teknolojimizle dünya ile yarışır durumdayız.
HER KESİME GÖREV DÜŞÜYOR
İleri teknoloji ile çalışan güneş enerjili arabalardan, giyilebilir sağlık teknolojilerine, süper bilgisayarlardan robot teknolojisine kadar her alanda başarılara imza atıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun da ifade ettiği gibi her konuda dünyayla yarışan bir ülke olarak özellikle iş kazalarında ve meslek hastalıklarında da dünya standartlarının önüne geçmemiz gerekiyor.
Bunun için de toplumun her kesimine görev düşüyor. Bu görevlerden en önemlilerini sıralayacak olursak:
Sanayide üretimi geliştiren ARGE çalışmaları güvenli üretim bakış açısıyla sürdürülmelidir.
Çoğu zaman ithal edilen İSG donanımının temininde yerli üretim desteklenmelidir.
Sermayenin ülke içinde kalması İSG yatırımlarımızı artıracak, donanımın küçük işletmeler tarafından da ulaşılabilirliğini sağlayacaktır.
Meslek odaları, sanayi ile iş birliği içinde yürüttüğü çalıştay, sempozyum, eğitim, yayın gibi faaliyetlerini artırmalı ve yaygınlaştırmalıdır.
Bir diğer husus iş sağlığı güvenliği alanındaki bilimsel çalışmalara ağırlık verilmesidir.
Yüksek lisans ve doktora programları açılmalı, bu konuda çalışan bilim insanı sayısı ve bilimsel çalışmalar artırılmalıdır.
İSG yalnızca lisansüstü eğitimlerde değil, eğitim ve öğretimin tamamında yer almalıdır.
Lisans eğitimlerinde İSG derslerinin YÖK tarafından zorunlu hale getirilmesi, MEB ve ÇSGB iş birliği ile ilk ve orta öğretimde İSG konularının müfredata eklenmesi bu konuda atılmış önemli adımlardır.
Ayrıca ÇASGEM'in üniversitelerle, meslek odalarıyla, STK'larla, kamu kurumları ile imzaladığı iş birliği protokolleri sayesinde bu çalışmaların ülkenin dört bir yanına ulaşması hedeflenmektedir.
Hedefimiz büyük, yolumuz uzun. Bu yolda kendimize güvenimiz, azmimiz ve kararlılığımızla iş kazaları ve meslek hastalıkları ortadan kalkana kadar hep birlikte yürümeye devam edeceğiz.