Arzu Günaydın

İnsan olma aşamasına geçsek

Aralık ayında Wuhan'daki virüsü hayretle öğrendik.
Karantina şartlarını, sokaklarda aniden düşüp kalan insanları inanılmaz bulduk. Evlerden ırak olsun dedik. Dedik ama, hemen ardından ülkemize gittikçe yaklaştığını, virüsün hızla yayıldığını korkuyla takip etmek zorunda kaldık. Üstelik güçlü sandığımız ülkelerin bu virüs karşısındaki acizliğini, tüm doğru bildiklerimizin yanlışlığını büyük bir şaşkınlıkla izledik. Tüm Dünya ŞOK taydık...
İNKAR VE PAZARLIK
Biz Türkler, hemen ardından inkar aşamasına geçtik. Yok canım, Türklere bulaşmıyormuş dedik. Ta ki, 10 Mart gecesinde ilk Türk vaka açıklanana kadar. Bazılarımız maalesef inkar aşamasını hala atlatamadı ama birçoğumuzun pazarlık aşamasına geçmesi çok hızlı oldu.
Öyle bir pazarlıktı ki bu, 'yaşımdan ötürü avantajlıyım'dan, karantina günlerini kabul etmemeye kadar uzanan geniş bir yelpazeye uzandı.
Evlerde kalmamız istendiğinde bile uzun pazarlıklara girmedik mi?
Burnumu dışarı çıkarsam; herkes uyurken çıksam, bir tur atıp dönsem diyenleri; sosyal mesafe pazarlığı yapanları gördük. En azından inkardan daha iyiydi bu pazarlık dönemi.
KUBLER-ROSS
Saydığımız aşamalar, bildiğiniz gibi kubler -ross modelinin evreleri. Kublerross modeline göre insanlar büyük bir acı ya da kayıp yaşadıklarında sırasıyla şok, inkar, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamalarından geçiyorlar.
Ama iyi haber de şu ki, bu modelde her zaman her aşama yaşanmıyor.
Sırada depresyon dönemi var gibi görünse de, bu süreci dönüştürüp içe bakış evresi olarak da geçirebilir miyiz acaba? Kendimizi sorgulamak bize insani yönlerimizi daha çok hatırlatır mı? insanlığa daha çok yaklaştırır mı yani? Mesela korona korkusuyla neredeyse ameliyathane hijyeni ile yaşadığımız evlerimizden alışveriş gibi zoraki sebeplerle çıktığımızda, sokakta çöpleri ayrıştıran adama bakıp kendimizin ve onun değerini sorgulayabilir miyiz? Ya da alışveriş yapıp hızla kaçmaya çalıştığımız markette gün boyu çalışanların duygularına empati yapabilecek miyiz? Evde sıkılıyoruz, sıkıntıdan sürekli yemek yiyoruz derken, karnını doyurmaya vakit bulamayan, evine gidemeyen sağlık çalışanlarımız aklımıza geliyor mu hiç? Ya da evlerinden uzakta mülteciler, açlıktan ölen Yemenli çocuklar... Hepsinden sorumlu olduğumuzu düşünüyor muyuz daha çok? Sizler de izole ve sosyal mesafeli yaşamlarınızda diğer insanlarla daha çok duygusal etkileşimli olduğunuzu hissedip, birlik duygunuzun arttığını düşünüyor musunuz?
UZAYIP GİDEN SORULAR
Yapmadıklarınızın sorumluluğu ve sıkı sıkıya tutunduğunuz, aslında kendinize ait olmayan varlıklarınızın altında ezilmeye başladınız mı?
Ya da anlamsızlığını görüyor musunuz artık? Çok daha uzayıp gidecek sorular üzerinde düşünmeye başladıysak, Kubler-ross evrelerini atlayıp insan olma aşamasına geçmek için yola çıkmışız demektir. Sağlıklı günlere, hep birlikte...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.