Ana sınıfları, birinci sınıflar ve meslek liselerinin ardından önümüzdeki hafta, beş sınıf düzeyinde daha öğrencilerimiz okullarına kavuşuyor. 12 Ekim'den itibaren, 2,3,4, 8 ve 12. sınıflarda yüz yüze eğitime başlıyor. Uzaktan eğitim de devam edecek elbette. Sonrasında aşamalı olarak diğer öğrencilerin de okullarına kavuşması planlanıyor.
Okul öncesi öğrencileri haftada beş gün, günde altı etkinlik saati okulda bulunacaklar. Diğer temel eğitim sınıfları da haftada 2 gün gelerek 6 saat ders görecekler. Dersler yarım saat, teneffüsler 10 dakika olacak. Diğer dersler ise uzaktan eğitimle devam edecek. Okullar yeni dönem için hazırlıklarını tamamladı.
Sınıflarda oturma düzenleri sosyal mesafe kurallarına göre oluşturuldu.
Dezenfektanlar tamamlandı, uyarılar asıldı. Sağlık Bakanlığı da COVID-19 salgın yönetimi ve çalışma rehberini yeniledi: Okulda pozitif vaka çıkması durumunda eğitim durmayacak.
Birden fazla vaka çıkması durumunda sınıf eve gönderilecek. Öğrenciler temaslı kabul edilecek ve 14 gün evlerinde izole edilecekler. Tek vakada ise, öğrenciler okullarına devam edecek. Öğretmenlerin pozitif çıkması durumunda ise, ilk pozitif vaka çıkan sınıftaki öğrenciler evlerine gönderilecek. Okul öncesi ve 1-2-3. sınıf öğrencilerinin sınıflarında tek pozitif vaka bile görülse öğrenciler izolasyona alınacak.
DEVAM ZORUNLULUGU YOK
Bütün bu tedbirlere rağmen tedirgin olan ebeveynler çocuklarını okula göndermek istemezlerse, okul idarelerine dilekçe vermeleri yeterli olacak. Devam zorunluluğu aranmayacak. Ancak okula gelmeyenler de sınavlarda aynı konulardan sorumlu olacaklar.
Uzaktan eğitimle eksiklerini tamamlama imkanları da olacak bu çocukların. Mart'tan beri evlerde eğitimlerini tamamlamaya çalışan çocuklarımızı yeni bir dönem bekliyor yani. Okulları özleyen çocuklar çoğunlukta da olsa, açılacağını duyduklarında hayal kırıklıklarını gizlemeyen, hatta üzülen öğrencilerin varlığını da göz ardı etmemeliyiz.
Aylardır görmediği arkadaşlarını ve öğretmenlerini özlemeyen çocukta mıdır sadece kabahat? Oturup düşünmek lazım... Yaşıtları ile iletişimi, oyunu asgari seviyede tutmasına; evde sıkıntıdan patlamalarına, ders dinleyebilmek için saatlerce ekrana mahkum kalmalarına rağmen; kendi varlığını gösterebileceği, arkadaşları ile oyunlar oynayabileceği, öğrenmenin zevkini yaşayabileceği, öğretmeni ile sağlıklı diyaloglar kurabileceği okulu niye özlemez ki bir çocuk?
BINALAR SENLENECEK
Acaba bu özellikleri bulamıyor olabilirler mi okullarda? Her çocuk ayrı bir değer. Hepsinin duyguları da ayrı ayrı önemli. Öğretmenlerin öncelikli görevlerinden birinin okula aidiyet duygusunu geliştirmek olduğuna inanıyorum. Kendini okuluna ait hisseden çocuk, okulda mutlu olabilecek ve başarabilecektir.
Elbette hepsinden önemlisi sağlık.
Pandemide uyulması gereken kuralları okullarında öğrenen öğrencilerin çok daha dikkatli olacağına hatta bu konuda ailesini de yönlendirecektir.
Pazartesi günü okul binalarımız tekrar çocuk sesleri ile şenlenecek.
Bu dönemin tüm eğitim camiası için hayırlı olması en büyük dileğimiz...