Arzu Günaydın

Narsist çocuklar

Çocuklara adanmış hayatlar...
Şikayetçi de değiliz... Hatta mutluyuz... Onlar için çalışıyor, çabalıyor, ebeveynlik görevlerini fazlasıyla yerine getiriyoruz. Öyle fazlasıyla ki, her istedikleri (bazen istemedikleri de) anında yerine geliyor, bir dedikleri iki edilmiyor...
Planlar onların yaşamına göre... Merkezde onlar, çevrelerinde yarattığımız dünya dönüyor... Her şey, herkes onlar için...
Sonra bu çocuklar okullara başlıyor. Evdeki düzenden daha farklısını beklemiyorlar elbette... Ebeveynlerin de beklentileri benzer olunca işler çok daha karışıyor. Bir yanda sürekli kendilerini önceleyen çocuklar, diğer yanda bunun zarar verdiğini görüp türlü sebeplerle yeteri kadar müdahale edemeyen öğretmenler... Okullarda artan zorbalık... Bencillikleri yüzünden iletişim kuramayan, mutluluğu kendi merkezlerinde ve isteklerinde arayan zavallı yavrucaklar.
Bu çocukların sayısı gittikçe artıyor.
BÜYÜYÜNCE NE OLACAK?
Dünyaya nasıl bir katkıları olacak?
Katkıda bulunmak yerine kendilerinin dünya için en büyük armağan olduğunu mu düşünecekler? Kendi odaklarından çıkıp sağlıklı iletişim kuramadıkları gibi, mükemmelliklerine onay beklemenin girdabına mı düşecekler? Sürekli beğenilme, ilgi ve onay bekleyip bunun için çabalarlarken enerjilerini boşa mı harcayacaklar? Üstelik çevrede kendine odaklı insanlar bu kadar çok artarken yaşanılan hayal kırıklığı ve incinmişlikleri de günbegün çoğalacak...
Hayat sadece kendileri için çekilmez olmayacak üstelik. Çevrelerindeki herkese hayatı katlanılmaz hale getirecekler. Kendi hayatlarına uyum için zorlarken iletişim kurallarını kullanmaya bile gerek görmeyip zaman zaman kabalaşacaklar. Yardımseverlikleri bile çoğu zaman ya içlerindeki en iyi olma duygusuna hizmet etmek amacıyla veya sizi kendine hayran/bağımlı kılmak için olacak.
SEVEMEYIP SEVILMEYECEKLER
Üstelik bu kişiler halk arasında bilindiği gibi gerçekten kendini beğenmişlerden olmayacak. Yani gerçek anlamda kendilerini sevemeyecekler. Sevemedikleri gibi sevilemeyecekler de, en azından uzun süre. Çünkü bıktıracaklar. Sürekli dikkat ve hayranlık beklentileri, karşısındakinin duygularını dikkate almama, herkesten daha iyi olduğunu düşünmeleri ve buna göre davranış beklemeleri ile yani sinir bozucu ilişkileri ile yıldıracaklar çevresindekileri.
Mutsuz olup mutsuz edecekler. Ben merkezci ve kibirli düşünce yapısı ile yorduğu kadar yorulacaklar. Üstelik suçu hep başkasında bulacaklar. Gerçekçi olmayan üstünlük duygusu ile önce kendilerini kandırıp, sonra başkalarını inandırmak için hayatlarını harcayacaklar. Ve tüm bunlar sadece empati yapamadıkları için olacak.
Yani iletişim kurmalarının önemsenmediği dönem yüzünden. Ya da insanın insana şifa, ayna olduğu gösterilmediğinden.
İnsanın başka insanlarla tamamlanacağı anlatılmadığından. Hani hep o fazlasıyla yapılanlar yüzünden... Ya da çok eksik kalanlardan...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.