• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Zihinler karışık CAHİT SÖNMEZ

Zihinler karışık

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.01.2011, 00:00
Şöyle geride bıraktığımız yılın iktisadi verilerini düşünüyorum da, her şey ne güzelmiş değil mi? Gelen her verinin üzerine, 2009 verileri ile karşılaştırıldığından baz etkisiyle bir de kaymak konuyordu. Küresel krizin şaşkınlığı, bu dertten nasıl kurtuluruz endişeleri kısa sürede yerini zafer sarhoşluğuna bırakmıştı. At yarışı seyircileri gibi piyasa aktörlerinin "kim tutar seni?" tezahüratlarıyla dolduruşa getirdikleri FED ve Avrupa Merkez Bankası likidite enjekte ettikçe gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri toparlandı ve küresel piyasalar coştukça coştu.

LİKİDİTENİN YÖNÜ
Buraya kadar her şey yolunda iken, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı belirgin bir şekilde su üstüne çıktıkça, küresel politika uyumsuzluğu da beraberinde arttı. Bu noktayı biraz açalım...
Gelişmiş ülkelerin 2009'un ikinci çeyreğinden sonra kazandıkları ivme geçen yılın ilk yarısı itibarıyla geriledi. Bu yüzden, gevşek para politikalarını sürdürmek zorunda kaldılar. Ancak, gelişmekte olan ülkeler aynı süreçte kazandıkları ivmeyi koruyabildikleri için belli bir büyüme hızına ulaştılar ve temel makroekonomik parametrelerde kriz öncesi seviyeleri yakalayabildiler.
Sorun küresel likiditenin dağılımında yaşandı aslında. Gelişmiş ülkelerin, yani ABD ve AB birazda Japonya merkez bankalarının ekonomilerini canlandırmak için mali kesime verdikleri likiditenin çoğunluğu kendi piyasaları yerine gelişmekte olan ülke piyasalarına kanalize oldu. Çünkü, yükselen piyasalarda gerek hisse senetlerinin gerekse tahvil bonoların getirileri gelişmiş ülke piyasaları ile karşılaştırılmayacak kadar yüksekti. Örneğin 2009 yılında, bir yabancı yatırımcı İMKB'ye getirdiği 100 doları yıl sonunda 200 doların üzerine çıkardı. Aynı şekilde Latin Amerika ve Asya borsalarından da benzer kazançlar yazdı yabancı sermaye.
Gelişmekte olan ülkelere gelen sıcak para bu ülkelerin 2009 yılında 2.6, geçen yılda yüzde 7.1 büyümesine neden oldu. Gelişmiş ülkeler ise 2009'da yüzde 3.4 küçüldüler ve 2010 yılında ancak yüzde 3 büyüyebildiler. Üstelik yüksek bütçe açığı maliyetini de üstlenerek...
25 Ocak tarihli bir araştırma yayımladı IMF. Araştırmada hem "Dünya Ekonomik Görünüm Raporu"ndaki öngörülerin revizyonu hem de ilginç tespitler yer alıyor.
Öncelikle IMF'nin projeksiyonlarına değinelim...
Gelişmiş ülkeler bu yıl ortalama yüzde 2.5 büyüyecekler IMF'nin tahminlerine göre. 2012 yılında da büyüme oranı değişmeyecek, yüzde 2.5'de kalacak. ABD sırasıyla yüzde 3 ve 2.7 büyürken aynı dönemde Euro Bölgesi yüzde 1.5 ve yüzde 1.7 büyüme hızı yakalayacak. Eğer, IMF'nin beklentileri gerçekleşirse dolar - euro paritesindeki dengeler yeniden dolar lehine dönebilir. Buna karşın, gelişmekte olan ülkeler bu yıl ve önümüzdeki yıl yüzde 6.5 büyüyebilecekler.

ENFLASYON RİSKİ

IMF'nin biraz karamsar diyeceğimiz tespitleri ise şöyle;
- Gelişmiş ülkeler yavaş büyüdükleri için mali performansları zayıf seyrini koruyor. Bu yüzden, borç çevirme sorunu devam edecek, sonuçta mali kırılganlıkları yükselecek.
- Gelişmekte olan ülkeler aşırı ısındıkları için "çıktı açığını" kapattılar. Böyle bir ekonomik konjonktür çerçevesinde parasal sıkılaştırmaya gidecekler.
- Emtia fiyatları bu yıl içinde yukarı yönlü baskı altında olacak. Dolayısıyla, tüketici fiyatları artabilir. IMF, daha önce 2011 yılı petrolün varil fiyatını 79 dolar seviyesinde tahmin ederken, son araştırmasında beklentisini 90 dolara revize etmiş. Hemen hatırlatalım; petrol dışı ürünlerin yükseliş oranını ise yüzde 11 olarak öngörüyor IMF.
Sonuç olarak, belirsizliklerle beraber hem merkez bankalarının hem de hükümetlerin kafası karışıyor son günlerde. Hangi senaryoyu izleyeceklerine karar veremiyorlar. İleriye yönelik açıklamalarında tutarsızlıklar oluyor.
Son günlerde, bazı sorunlar yetmezmiş gibi bir de enflasyon tehlikesi kapıya dayandı. Merkez bankaları enflasyonun yukarı yönlü risk altına girdiği algılaması yaparsa, fiyat istikrarı ana hedeflerini göz önünde bulundurup parasal sıkılaştırmaya gidecekler. Yani faizleri yükseltecekler. İşte o zaman piyasalar için balayı dönemi de bitmiş olacak.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA