Yaralar sarılıyor

Birlik içinde tek yürek olduk, gerek siyasetteki gerekse ekonomideki yaraları sarıyoruz.
Hem de hızlı bir şekilde...
Anlamsız karar veren Standart and Poors'un bile tahmin edemeyeceği hızda...
Piyasalar, yerli ve yabancı aktörler de inançlarının bu yönde olduğunu göstermeye başladılar. Yazımı kaleme alırken borsa yüzde 2.5 civarı yukarıda, doların da tansiyonu düşmüş durumda idi.
Hükümet cephesinden olumlu açıklamalar geliyor. Bizzat Başbakan tarafından büyümeye destek olacak 10 milyarlarca dolarlık altyapı projelerinin planlandığı duyuruldu. Finansmanında şimdilik çok net olmasa da "varlık yönetim fonlarının" kullanılması öngörülüyor. Bir parantez açalım varlık yönetim fonu için; Aslında varlık finansmanı fonu ya da varlık yönetim şirketleri açık olarak tanımlanmış mevzuatımızda... Varlık finansmanı fonu ipoteğe dayalı ya da varlığa dayalı menkul kıymetler çerçevesinde kuruluyor.
Varlık finansmanı şirketi ise bankaların bazı alacaklarını devralıyor.
Dolayısıyla netleştikçe bu noktayı daha sağlıklı analiz yapabileceğiz. Şimdilik bu konuda şu notu düşelim; bu yöntemle altyapı projelerinin finanse edilecek olması da doğru bir yaklaşım. Çünkü bütçe açığına neden olmayacak bir finansman modeli benimseniyor.
ALT SEKTÖRLER CANLANACAK!
Konumuza dönelim... Altyapı projelerinin uygulanması malum yüzlerce alt sektörün de beraberinde hareketlenmesi anlamına geliyor. Görülen o ki durgunluk yaşanmaması adına büyüme hükümetin ajandasının ilk sırasında yer alacak. Bu önceliği teyit eden bir adım da Merkez Bankası'ndan geldi. Özellikle ihracatçı firmaları finansal açıdan rahatlatmaya yönelik reeskont kredisi limitlerini 17 milyar dolardan 20 milyar dolara çıkardı. 17 milyarı Eximbank kanalıyla kalan da ticari bankalar aracılığıyla kanalize edilecek.
Firma bazıda ise dış ticaretçilerin limitleri bundan sonra 400, diğer firmalarınki ise 350 milyon dolara çıkarılıyor.
Daha önceki yazılarımda vurgulamıştım, yeri gelmişken hatırlamamızda fayda var. Merkez Bankası hem doların hem de TL faiz oranlarının baskı altına girmemesi için TL ve dolar likiditesinde sorun olmayacağı, limitsiz olarak taleplerin karşılanacağı taahhüdünde bulunmuştu.
İKNA ÖNEMLİ!
Ekonomi yönetimi tarafında gördüğünüz gibi bir sorun yok, hızlı bir şekilde gereken önlemleri alıyorlar. Geriye iki önemli konu kalıyor. Birincisi ekonomi ve piyasa aktörlerinin beklentileri ve bu çerçevede inşa edecekleri davranışları... İkincisi ise yabancı yatırımcıların normalleşmenin hızla tamamlandığı ve yaraların sarıldığı mesajlarının verilmesi... Daha doğrusu gerçekten vahim ve rezalet olayın atlatıldığına ve ekonomi zeminin yeniden sağlıklı bir yapıya kavuşacağına ikna edilmesi gerekiyor.
TÜİK Temmuz ayına ait sektörel güven endeksini açıkladı. Hizmet sektöründe faaliyet gösterenler ekonomiye duydukları güveni yüzde 6.5'e, perakende sektöründekiler yüzde 3.6'ya ve inşaat sektörü de yüzde 2.5'e yükseltmişler. Demek ki reel ekonomi temsilcileri iyimserler ve ileriye daha güvenle bakıyorlar.
Piyasa aktörlerinin de beklentilerini olumlu yöne kaydırdıklarını borsanın yükselmesinden, doların düşmesinden anlayabiliyoruz.
Benzer pozitif gelişmelerin devam edeceğini sanıyorum. Çarşamba akşamı FED toplantısını bitirmiş ve ılımlı mesajlar vermiş olacak. Bu da iyileşme sürecine katkı yapacak. Klasik mesajımızla sonlandıralım; panik yok, sakin ve rasyonel duruşumuzu koruyalım...