• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ELİF AKTUĞ

Nokta’nın geldiği nokta...

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.09.2015, 00:00
Şiddet TDK’da (Türk Dil Kurumu) “Bir hareketin, bir gücün derecesi, sertlik; karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma ve duygu veya davranışta aşırılık” olarak tanımlanıyor. Bu tanımdan hareketle, Nokta Dergisi’nin çok konuşulan kapağının şiddet içerdiğini söyleyebiliriz.
Beni bugün büyük hayal kırıklığına uğratan dergi, mesleğe başlamama vesile olan, özel ve son derece detaylı haberleri, yazıları ve yazarlarıyla, hatta 'manyak' kapaklarıyla gençliğimin dergisi, Nokta! Cumhurbaşkanını elinde fotoğraf makinasıyla, bir şehit cenazesinin önünde selfie çekerken göstermenin gazetecilik veya özgürlükle ilgili olduğunu bir kanıtlasanıza bana! Hele şu gergin dönemde; kışkırtmaya, olay çıkmasına, insanların birbirine düşmesine amma meraklısınız. Bundan nasıl bir haz alıyor olabilirsiniz merak etmekteyim, samimiyetle. Bu ülke, densiz özgürlerden çok çekiyor, her zaman söylediğim "okumuş cahillerden" çektiği kadar. Provoke etmek kişilikle alakalı bir durum, bazılarının genlerinde var. Ailelerde vardır böyle tipler; mesela karı/koca kavga etmiştir. Araya giren bir 'provokatör akraba', iki tarafı da birbirine kötüler. Ayrılsalar mesela, ondan mutlusu olmayacaktır. Olumlu, pozitif, tatlı bir kelam etmez. Komedi filmlerinde bu tipleri görünce pek eğleniriz, ama söz konusu bir drama veya trajediyse, ne fena sonuçlanır hikaye... Şu an için (aslında her zaman için) bu asalaklara, başkalarının mutsuzluğundan kendilerine mutluluk payı çıkaranlara ihtiyacımız yok. Olmasın, olmamalı. Derginin, 1986 yılında YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'yı kapağına taşıdığını hatırlar mısınız? İstanbul Üniversite'sinin kapısını lazımlık olarak kullanan, pantolonunu sıyırmış oturan bir İhsan Doğramacı kapaktaydı.

'İSTENMEYEN ADAM' DOĞRAMACI

YÖK Başkanı Doğramacı, dönemin 'persona non grata'sıdır, istenmeyen adamı yani. 12 Eylül darbesinde parmağı olduğu söylenmiş, Hacettepe Üniversitesi'nin inşaat işlerini kendi firmasına yaptırdığı konuşulmuş, YÖK sistemi yüzünden 80 sonrası gençliğini 'ordövr tabağına' çevirdiği iddia edilmiş, hakkında intihal iddialarında bulunulmuş, vize barajını aşamayan öğrencilerin okuldan kovulmasına sebep olmuş kişidir... Nokta kapağı o dönem için son derece çarpıcı, iddialı ve aykırı bir kapaktır. İhsan Doğramacı, dergiyi dava edeceğini söylemiş ve hatta kimilerine göre kapağı yapanları tehdit etmiştir. Aslına bakılırsa "80 öncesi üniversitelerimiz şahane birer eğitim yuvasıyken, Doğramacı'yla birlikte para odaklı ve öğrenci doğrayan kurumlar haline geldi" demek büyük hatadır. Bana en çok dokunan rahmetli Uğur Mumcu'nun zamanında gündeme taşıdığı intihal meselesidir. Benjamin Spock'un 'Babay and the Child' eserini, "Annenin Ek Kitabı" diye çevirdiği ve kendi eseriymiş gibi sunduğu iddiası İhsan Doğramacı'yı gözümden bir kez daha silmiştir. Henüz üniversiteye adım atmamış bir gençken, YÖK'ten korkma, tiksinme ve okuldan soğuma sebebimizdi kendisi. Bugün söz konusu olan dergi aynı dergi değil, sadece adı aynı. Geldiği nokta acıklı. Özgür değiliz diye yırtınan ve ajite yapmaya pek meraklı gazetecilerin birçoğu, 'muassır medeniyetler' seviyesinde bir ülkede şoför bile olamazlar. Kendi ülkelerinin orta yerine tükürene ehil diye belge vermez aklı başında bir ülkenin kanunları... Suratına tükürüverir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI