Elif Aktuğ

Mustafa Koç, “Bana aslanım demeyin” demişti

Mustafa Koç, koç gibi adamdı doğrusu. Hangi işi yaparsa yapsın, hangi sosyal seviyede olursa olsun etkileyemeyeceği bir kişi, başaramayacağı bir iş olamazdı. Bende bıraktığı izlenim buydu. Güçlü ama gücünü yüreğinden/beyninden alan bir adam. Öyle varlıklı olması veya soyadının Koç olmasıyla alakalı bir şey değil bu. Nice zengin çocuğu var tanıdığımız, biliriz ki soyadları olmasa onlar da yoklar aslında. Mustafa başkaydı, aslında adı Mustafa olan bütün tanıdıklarım çok başkadır, ilginç bir konu bu... Her neyse, 2010 yılında uzunca sohbet etme imkanı bulmuştuk. Doğa fotoğraflarından oluşan sergisini açmıştı, vahşi hayvanları görüntülemiş ve nefis bir kitap hazırlamıştı. 30 küsur yıldır amatör fotoğrafçılıkla uğraştıktan sonra sergisini açan Koç, sergiye de kitaba da aynı adı vermişti; 'Karşılaşmalar'...
VAHŞİ DOĞA SEVER
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı ile buluşmak ve sohbet etmek gazeteci için hoş bir durum; üstelik bu işadamı sanatla içiçeyse, konuşacak pek çok konu vardır. Nitekim bizim sohbet de öyle olmuştu. O boncuk gözlerin ve anlattıklarının etkisinden kurtulmak pek mümkün olamamıştı. Benim gibi iflah olmaz bir 'vahşi doğa sever' için, bir kaplanla göz göze gelmiş bir erkeğin anlattıkları paha biçilmezdir. Kitabının satışından elde edilecek geliri Türkiye Aile Planlaması Vakfı'na bırakacağını anlatmıştı, sergi açma hikayesini de şöyle dile getirmişti: "2006'da eşim Caroline ile gittiğimiz Afrika gezisinde ortaya çıktı bu fikir. Caroline çok ısrar etti Afrika'ya gitmek için, ben pek hevesli değildim. Hatta ne işimiz var oralarda demiştim. Uçsuz bucaksız Masai Mara'dan tuhaf bir şekilde etkilenmiştim. Daha sonra her yıl üçer defa gitmeye başladık..."
En hoşuma giden anekdot da şuydu; aslanlardan konuşuyorduk, "Bana sakın aslanım demesinler" dedi. "Aa neden bu şahane bir iltifat değil midir erkekler için" dedim. "Ne münasebet" dedi, "Erkek aslan son derece tembel bir hayvandır, tüm gün yatar ve bütün işi dişi aslan yapar. Buna kendi gözlerimle şahit oldum; bundan sonra bana aslanım diyenlerin kalbini kırarım." Çok gülmüştük erkek aslanlara... Fotoğrafçılığın kendisi için bir meditasyon yöntemi olduğunu söylemişti. İşadamlarına mutlaka bir hobileri olması gerektiğiyle alakalı öğüt veriyordu; "Başarı için ve başarının kalıcılığı için muhakkak bir uğraş gerekir" diyordu. "Vahşi doğada vakit geçirmek, yerlilerle sohbet etmek, bir leoparı doğru açıyla çekmek için saatlerce güneş altında beklemek, bir de kim olduğumla ilgilenen hiç kimsenin olmamasının verdiği hazzı anlatamam" demişti.
LEOPARLA UYUM
Sergi için 4 yıl boyunca 3 bin kadar fotoğraf çekmişti, sergi için bu fotoğrafları 40'a indirmenin ne kadar zor olduğunu anlatmıştı. Bir sonraki projesi denizaltı olacaktı, denizi ne kadar sevdiğini de anlatmıştı. Serginin en göz alıcı fotoğrafı bir ağaçtan inen leopardı; 3 saat kadar bekleyen Koç, leoparla müthiş bir uyum yakalamış ve görüntülemişti. Karşılaşmalar ne kadar önemli şu hayatta, kimi ne akılda kalıyor ne gönülde, kimi ne akıldan çıkıyor ne gönülden. Nur içinde yatsın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.