Türkiye'yi 15 Temmuz hain darbe girişimi başta olmak üzere tüm oyunlarına rağmen yıkamayan dış güçler ve içerideki uzantıları durmuyor.
Türkiye'nin dik duruşu ve "kendi kararlarını kendisinin alması" onları çıldırtıyor. Ülkemizde yeni bir Gezi kalkışması çıkarmak ve ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen bu çevreler, toplumun sinir uçlarına yönelik sistematik bir saldırı gerçekleştiriyor.
Bunların basın ve sosyal medyadaki tetikçileri de olayları çarpıtıp kitleleri kışkırtmaya çalışıyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da söylediği gibi "mayası sağlam" olan milletimiz, tüm oyunları bozuyor ve birbirine düşmeden tek yumruk olmayı sürdürüyor.
OLAYLAR ÇIKARILDI
Son günlerde önce İstanbul Maçka Parkı'nda bir güvenlik görevlesi, bir kadına kıyafeti yüzünden müdahalede bulundu.
Ardından bir anda çeşitli kentlerde "Kıyafetime Karışma" eylemleri organize edilmeye başlandı.
Bununla eş zamanlı olarak, Şanlıurfa'da sarık giydirilmiş bir provokatör, Atatürk heykeline elinde tahrayla saldırdı. Nasıl olduysa bu saldırı an be an görüntülendi ve tüm medyaya servis edildi.
Türkiye bir anda 28 Şubat öncesi yaşanan gerginlik atmosferine sokulmak istendi. Ancak, Yeni Asır'ın geçtiğimiz Salı günü "Biz bu filmi görmüştük" manşetiyle dikkat çektiği bu provokasyonlar amacına ulaşmadı.
Bunun üzerine toplumu infiale sürüklemek için tezgaha hemen yeni oyunlar sürüldü.
Hatay'da Türkiye'ye yasa dışı yollarla geçmeye çalışan bir grup göçmenin 3 asker tarafından dövüldüğünü gösteren görüntüler ortaya çıktı. Bu askerlerle ilgili olarak devlet gereken adımı hemen atarken bu defa İstanbul'da bir vapurda simit satan bir çocuk güvenlik görevlilerince darp edildi.
Bu kabul edilemez olayın görüntüleri de daha önceki olaylarda olduğu gibi yine hemen basına servis edildi.
Şimdi ise, İstanbul metrosunda yaşanan bir olayla toplumun hassasiyetleri kaşınmaya çalışılıyor. İddiaya göre çello sanatçısı bir genç kız güvenlik görevlilerince darp edildi ve çellosu kırıldı. Her iki tarafın da birbirini suçlayıp haklı olduğunu savunduğu olayın görüntüleri de hemen basına verildi. Yine bir kısım medya ve sosyal medyadaki provakatörler bunu istismar etmekte gecikmedi.
Ortada sanki yaşam şekline, sanata yapılan bir saldırı varmış gibi bir hava oluşturulmaya çalışıldı. Ancak, daha önceki olaylarda olduğu gibi bu provokasyon da Türk halkının "birlik" olma kararlılığına en ufak bir gölge düşüremedi.
"NİKAH" İSTİSMARI
Türkiye bu provakatif olaylarla karıştırılmaya çalışılırken, diğer yandan toplumu infiale sürüklemek için algı operasyonları da yapılıyor. Milli Eğitim müfredatında adı üzerinde bir "teori" olan "evrim teorisiyle" ilgili yapılan bir düzenleme sanki "Türkiye bilimsel eğitimden uzaklaştırılıyormuş" şeklinde sunuluyor.
Yine, bugün kalkınmış birçok ülkede nikah kiliselerde papazlar tarafında kıyılırken Türkiye'de müftülere de nikah kıyma yetkisi verilmesi üzerinden algı oluşturulmak isteniyor. Sanki Türkiye'de medeni kanun kökten değiştiriliyormuş havası estiriliyor.. Ancak, Türk halkı provakatif olaylarda olduğu gibi bu kara propagandalara da prim vermiyor.
SONLARI HÜSRAN
Biliyoruz ki, Türkiye'yi karıştırmak isteyenler bundan sonra da boş durmayacak. Her gün yeni provokasyon ve kara propogandalarla karşımıza çıkacaklar.
Sinir uçlarımıza dokunmaya çalışacaklar. Bizi birbirimize düşürmek isteyecekler. Ancak, yine hüsrana uğrayacaklar.
Çünkü, Türkiye eski Türkiye değil. Yeni bir Gezi kalkışması tezgahlayıp Türkiye'yi kaosa sürüklemeye güçleri yetmeyecek.
Bu ülke, sadece kendisi için değil gözünü kendine dikmiş, kalbini kendine yöneltmiş tüm kardeş ülke halkları için başaracak ve yoluna kararlılıkla devam edecek. Çünkü "İnsanımızın mayası sağlam".