Çeşme'de klimalar trafoları patlatıyor
Ama artık Çeşme'nin, Bodrum'un ya da benzer ünlü sayfiye yerlerinin İzmir'den, Aydın'dan, Manisa'dan ya da bir başka Ege kentinden ayrıcalığı kalmadı. Örneğin İzmir yanıyorsa, geceleri sabaha dek yaprak kımıldamıyorsa, Çeşme'dekiler de rüzgar çıkması için dua ediyor, nafile. Sonunda pıtrak gibi klimalarla doldu yazlıklar.
Klima satıcıları klima satış rekoru kırdılar. Hatta bazı ünlü firmaların mal yetiştiremediği için müşterilerini sıraya yazarak süre istediği haberleri geliyor.
Çeşme'de yaşayanlar bakıyorlar tabiat anadan hayır yok klimalara sarılıyorlar. Neticede de n'oluyor biliyor musunuz? Trafolar bunca yüke dayanamıyor, başlıyor tek tek patlamaya.
Neticede de bu uluslararası sayfiye cenneti elektrik kesintilerine uğruyor, sık sık karanlığa gömülüyor. Böylesi hiç yaşanmamıştı. Eğer Çeşme serinlik özelliğine kavuşamazsa, çile de sezon bitene dek süreceğe benziyor.
kentten
Banka kapısı zorlanınca...
Turgut Bozkurt'u İzmirliler Petkim Genel Müdürlüğü'ndeki icraatları ile tanır.
O yıllara kadar hantal ve klasik bir KİT holdingi olan Petkim'i uçuran adamdır Turgut Bozkurt.
Bu hızlı bürokratı daha sonra Özelleştirme Dairesi Başkanlığı'nda gördük.
Şimdiki durak ise, Türk Eğitim Vakfı Genel Başkanlığı...
Turgut Bozkurt bir İzmir sevdalısı.
Petkim'deki görevi sırasında sayısız dostluklar ve güzellikler yaşadığını here vesile ile anlatır.
***
Turgut Bozkurt, cumartesi günü olduğunu unutup, bir öğleden sonra para yatırmak için gittiği banka kapısını zorlayan, "Alsancak Ayısı" olarak bilinen Ali Albay'ı anlatırken, şunları söylüyor:
"Ali Bey'i yanlış tanıyorsunuz. Ayının ne kadar önemli ve faydalı bir hayvan olduğunu anlatırken bile ciddiyetten uzaklaşmıyor."
***
Turgut Bozkurt, "Banka kapısındaki olaya gelinceeee" diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
"Bu olayda Ali Bey'i kutluyorum. Herkes bunu düşünemez. Kendisi 7 gün 24 saat çalıştığı için bankanın cumartesi günleri kapalı olduğunu hatırlayamamış. Hatırlayacaksınız, eskiden bankalar cumartesi günleri de çalışırdı. Karadenizli Ali Bey, ülkenin gelişmesi için her gün çalışmanın şart olduğunu söylemek istemiştir. Böyle gün şaşırmaları onun için normaldir, ona da zaten bu yakışır."
hayattan
Esprinin dozunu da bilmek gerek
Erman Toroğlu'nu severim. Dobra dobra konuşur, maç yorumlarında kıvırmaz, gördüğünü söyler, yazar. Lig TV'de Şansal Büyüka ile uzun yıllar Maraton programı ile maç yorumlarına renk katmışlardı. Sonra yolları ayrıldı. Şimdi Toroğlu Habertürk'e transfer oldu. Dr. Ahmet Çakar'ı da almışlar. Ramazan'ı yaşıyoruz ya tam Karagöz-Hacıvat muhabbeti izleyeceğiz. Türkiye-Romanya milli maçıyla siftah ettiler. Birinin "siyah" dediğine, öbürü "beyaz" dedi.
Maçı anlatan genç spiker de onlara yayında pas verdiğine vereceğine pişman oldu. Çünkü ne söylediyse Erman Toroğlu ağzına tıktı. Hele, "Hocam kanatlardan oynamalıyız değil mi?" sorusuna Toroğlu'nun cevabı tam bir kara mizahtı: "Kanatlar iyidir. Mangalda kızartırsın harika olur..."
Espri yapacağız diye ölçüsünü bilmek gerek. Gölgede 40 derece sıcaklıkta Erman Hoca bizi üşüttü de...
bizden
Glen gideni aratmasın
Bizim spor servisinden Mehmet Demirpolat, sürekli kelimeler üzerinden espri üretir. Bazıları öylesine soğuktur ki arkadaşları, "Dondurdun bizi Mehmet" diye tepki gösterirler. Ama bizimkisi aldırmaz atışa devam eder. Son hamlesi şu: Arkas Voleybol takımı antrenörlüğüne Kanadalı Glen Hoag'u getirdi. Mehmet hemen yorumu yaptı: "Gelen gideni aratmasın..."
küpe
Parlak fikirler kanatlar kadar iniş takımı da gerektirir.
D. Jackson
fıkra
Daha fenası ya
İki kadın dedikodu yapıyordu. Biri:
"Biliyor musun Monique, Jean Paul'le nişanlandı. Doğrusu çok iyi bir kocaya düştü. Duyduğuma göre, Jean Paul'ün ne sigarası varmış, ne de içkisi. Sadece bir tek kusuru var. Kumar oynamasını bilmiyor."
"Daha iyi ya... Buna kusur denir mi?.."
"Denir ya... Bilmediği halde hep oynuyormuş da..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.