Hakan Urgancı

Bir canavara kendini ne zaman sunarsın?

Dünyanın en çekici şeyi nedir?
Bir şey midir, bir kişi mi, yoksa bir davranış mıdır? Fiziksel bir yön müdür, bir hal mi? Bir mizansenle başlayalım...
Bir korku filminde, vampir karakteri, kendisine eş yapmak istediği kadını ikna etmeye çalışıyor.
Kadına, "Senin efendin olmak değil, emrine girmek istiyorum" diyor ve devam ediyor. "Unutma ki bu toplum, beni olduğu gibi seni de dışlıyor. Hiçbir zaman onlardan biri olmayacaksın. Hep öteki olarak kalacaksın.
Yanında durmak istediğin bu iki yüzlü toplum bir yanda, seni her halinle, her kusurun ve güzelliğinle olduğu gibi kabul eden ben bir yanda... Hangisini seçeceksin?" Kadın bir an duruyor ve şaşkın bakıyor.
Vampir nihai soruyu soruyor: "Beni kabul ediyor musun?" Kadın alışılmadık bir cevap veriyor:
"Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum." Ardından ısırması için vampire boynunu sunuyor.

KANMAYA DEĞER YALAN

Buradaki kilit nokta, kendimizi olduğumuz gibi kabul edemediğimiz için hep sevdiklerimizin onayına ihtiyaç duymamız.
Hem toplum hem de sevdiklerimiz bizi değiştirmek, bizden yeni bir şeyler yapmaya çalışırken, olduğu gibi olabilmek, öyle kalabilmek, öyle kabul edilmek kadar güzel, çekici, dayanılmaz bir şey var mı?
Ve çevremizde sevdiklerimiz bizi böyle kabul etmezken, bir yabancının gelip bizi bir anda "alıp götürebilmesi" hep bu yüzden değil mi?
Yalan bile olsa, bu en çok kanmaya değer bir yalan değil mi?

BENZERSİZ KUSURLAR

Hayat içinde toplumun kabul ettiği 'cici çocuklar' olmaktan, 'birileri' olmak için bizi biz yapan benzersiz kusurlarımızdan vaz geçmekten, donuklaşmaktan yorulmadık mı?
Beethoven'in sağırlığını, Paganini'nin Marfan sendromu gibi özürlerini ellerinden alsak elimizde hala iki büyük sanatçı kalır mı?
Bırakın bu iki özel örneği, depresyon ve bipolar gibi bozukluklarını tedavi edebilsek, elimizde kaç dahi, kaç sanatçı kalırdı? Onları hangi acı besler ve üretimi sağlardı?

GÜVENLİ SULARDA

İşte 'aynılaştırılmaktan' yorulduğumuz bir anda birileri size soruyor.
- Yahu şu sık görüştüğün adam var ya, onu pek kimse sevmez. Sen ne buluyorsun o adamda?
- Aslında ben sana onun muhabbetinin bile hep aynı olduğunu söyleyebilirim.
Bir apartman toplantısının gündemi gibi giriş, gelişme ve sonuçta muhabbetin nasıl gelişeceğini adım adım bilirim.
- E daha ne işte? Hala ısrarla görüşüyorsun onunla.
- Tamam da, ben buna rağmen değil, sırf bu yüzden görüşürüm dostumla.
- Nasıl yani?
- Onunla birliktelik, benim için güvenli suları temsil eder. Büyük sürprizler içermez.
Beyin, alışkanlıklarını sever, konforlu bulur. Ben onun yanında rahatımdır. Hiç kimsenin yanında olmadığım kadar. Biri olmaya çalışmam, kendimi farklı göstermeye uğraşmam.
Aşinalık ve olduğu gibi kabul edilmek, insan için ne büyük ödüldür çoğu zaman...
Bırakın bir eski dostu, olduğun gibi kabul edilme çağrısı, insanın bir canavara bile kendini sunmasını sağlamaz mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.