Bir yerlerde bir yanlış var, koskoca Türk Ordusu'nun içinden durmadan akıllara durgunluk veren melanetler çıkıyor. Nedir bu? Müze denizaltının içine bomba yerleştirip yüzlerce çocuğu havaya uçurtmayı planlayanların üzerinde neden ordumuzun üniforması var? Neden toprağa gömülü silahlarla halen görevdeki askerlerin ilişkileri çıkıyor? Neden her suikast planının arkasından bir rütbeli subayın parmak izi sırıtıyor?
Bir cemaatin, polisin veya bir düşman istihbarat organının ordumuza yönelik bir provokatif davranışı olabilir mi bütün bu ortaya çıkanlar? Olabilir" demeyi ne kadar isterdim bilemezsiniz. Ama olamaz!
Olamaz, çünkü ortaya çıkan bütün karanlık ilişkiler belgesiyle, hazırlıklarıyla önümüzde. Bu işleri yapanlar Ordumuzun içinde çalışıyor. Bazıları daha önceki yıllarda kahramanlıklar ve büyük başarılar göstermiş. Üstelik hiç biri bu karanlık ilişkilerle ilgilerinin olmadığını açıkça çıkıp söyleyemiyor.
Bazıları içine düştükleri durumun verdiği sıkıntı içerisinde hayatına son veriyor. Baştaki soruyu tekrar sorayım: Nedir bu?
Bu sorunun benim kafamdaki cevabı şudur: Bu bir iktidar savaşında Ordumuzun, daha önce de örnekleri görüldüğü gibi, kullanılmasıdır. Bu iktidar mücadelesi ordumuzun bünyesinde gelişen cuntaların kendi başlarına yaptığı bir iş olamaz. Bu işlerin kaynağını "Hükümet IMF ile hemen anlaşma yapsın ve oradan alacağı 30-35 milyar dolardan bize haracımızı versin" diyen çevreler kimse orada aramak lazımdır.
***
En son yaşadığımız olaya bakalım. Bülent Arınç'a suikast planı ortaya çıkarıldı. Kim Bülent Arınç? 30 yıldır siyasette olan namusu, dürüstlüğü, vatanseverliği müseccel bir asker çocuğu. TBMM Eski Başkanı. Halen Hükümet'in iki numarası. Türk Ordusu'nun bir subayı Bülent Arınç'ı neden yok etmek ister ki? Bu sorunun makul bir cevabı yok. Makul bir cevabı yok ama ortada bir olay var.
İki subay, biri albay diğeri binbaşı. İkisi de özel harp subayı. Arınç'ın evinin etrafında mevzilenmişler. Emniyet güçleri bunları enterne edince albay cebinden çıkardığı kağıdı ağzına atıp yutmaya çalışıyor. Kağıt ele geçiriliyor ve kağıtta Bülent Arınç'ın ev adresinin yazılı olduğu görülüyor.
Bu subayların bindikleri iki arabadan birisi kiralık diğeri ise ordu malı. Hadi bakalım, şimdi bu tablo karşısında "gözümüz gibi korumamız" gereken ordumuzu yine gözümüz gibi korumaya devam edelim. Nasıl koruyacağız? Bir değil, beş değil, on değil. Nereyi kaldırsanız altından çılgın ve iğrenç bir plan çıkıyor. Üstelik ordunun komutanının bir savaş gemisinin üzerine çıkıp herkesi tehdit etmesinin üzerinden daha bir hafta geçmeden bu korkunç haberleri duymaya devam ediyoruz.
***
Hep söylüyorum, geri zekalılar anlasın diye bir daha söyleyeceğim: İçinde birazcık vatan sevgisi olan ordumuz hakkında kötü düşünemez. Bu ordu bizim varlık sebebimizdir. Ama içinde zerrece vatan sevgisi olan da ordu içinden fışkıran bu cuntalara, bu korkunç planlara, bu alçaklıklara kayıtsız kalamaz.
Şimdi herkes Hükümet'i ve Genelkurmayı göreve çağırmalıdır. Bu ordunun ekseriyetini oluşturan kahraman ordu mensuplarımız, komutanlarımız "nedir bunlar? sorusunu kendilerine sormak zorundadırlar. Üstünü örtenler, suçluları yargıdan kaçıranlar ordumuza en büyük kötülüğü yapıyorlar.
Benim geldiğim nokta "yetti gayri" noktasıdır.
