• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Tehlike müstahsillerinin ürün kataloğu

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.01.2010, 00:00
Önce toplumu ne yapacağı belli olmayan tehlikeli bir sürü gibi gören anlayışın sonucu olarak, "irtica" yalanını uydurdular. Bu suçlama yüzünden darbeler oldu, bu suçlama yüzünden toplumun bir bölümü diğer bir bölümüne kem gözle bakmaya başladı. Ve bu suçlama yüzünden insanların istikballeri, siyasi kurumların varlıkları ortadan kaldırıldı.
Türkiye'de yapılan askeri darbelerin tamamının resmi gerekçesi, "irtica tehdidi"dir. Bu kavram devlet gücünü elinde bulunduranlar için o derece kullanışlıydı ki, yaptıkları psikolojik operasyonlarla Cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir tehdidin varlığına inanan bir toplum kesimini de oluşturdular.
İşte İzmir, bu büyük yalanın kurbanı olan bir şehirdir. Öyle ki, bu şehrin çoğunluğunun oy verdiği partinin lideri bile, irtica tehlikesinden söz etmiyor artık. En nihayet Türkiye'de irtica tehlikesiyle savaşanların peygamberi mertebesindeki İlhan Selçuk, geçen hafta noktayı koyuverdi: "Bu ülkeye şeriat meriat gelmez; ben fikrimi değiştirdim."
***
Zamanın ve gerçeğin karşısında artık varlığını sürdüremeyen irtica yalanı, kullanıcıları tarafından tasfiye edilirken, yerine yeni bir yalan gerekiyordu. Gerekiyordu, çünkü bu toplumun ne yapacağı belli olmazdı, onları yönetecek, gerektiğinde onları gütmeye, dövmeye, cezalandırmaya, darbe yapmaya gerekçe teşkil edecek bir tehlike yalanına her zaman ihtiyaç vardı.
Birden bir sabah uyandığımızda, "İran oluyoruz" yalanıyla karşılaştık. Fakat artık hayat çok hızlı ve coğrafyalar birbirlerinin evini durmadan gözetliyorlar. Herkes kısa süre içinde gördü ki, "Türkiye'nin İran olma tehlikesi değil, İran'ın 'çok yakın bir tehlike olarak' Türkiye olma" tehlikesi mevcut.
Tehlike ve tehdit müstahsilleri hemen İran işinden vazgeçtiler ve bizi yeni bir tehlikeyle tanıştırdılar:
"Mahalle baskısı var."
Evet mahalle baskısı diye bir şey vardı ve muhafazakar vatandaşlar kapı karşı komşularına baskı yapıyor, onları Müslümanlaştırıyorlardı. Hayat tarzlarına müdahale ediyorlardı. Birden herkes etrafına şöyle bir baktı, kim kime baskı yapıyordu ki? Kısa süre sonra bu tehlikenin de yalan olduğu ortaya çıktı. Evet, bir mahalle baskısı vardı ama bu daha çok kendilerine laik diyenlerin dindarlara yaptığı bir baskıydı. Garip dindarlar seslerini çıkarmadığı için bu baskı sorun olmuyordu.
***
Burada da durmadı tehdit mucitleri, gazete köşelerinden atılan bir işaret fişeğiyle bu kez yeni bir tehlikeyi piyasaya sürdüler:
"Malezya oluyoruz."
Bu yeni "tehlike" aynı zamanda tehdit üreticilerinin ne kadar kalitesizleştiğini ve yaratıcılıklarının ne kadar azaldığını göstermektedir. Kimse bu yeni tehdidi satın almadı, bir hafta sonra tedavülden kalktı gitti. Bu icat edilen tehlikeler bir bir çekip gittiler ama tehlike üreticilerinin kötü ve teneke gibi imalatları hala sürmekte.
En son geliştirilen tehlike, "sivil darbe" tehlikesidir. "Askeri vesayet yerine sivil bir vesayet" oluşuyormuş, iyi mi? Bu imalatın hoş, komik tarafı da şudur: Türkiye'de hukuk ve demokrasi gerçekten gelişirken ve hayatın her alanını, kozmik alanlarda dahil kuşatırken, yeni tehlike olarak "sivil darbe" tehlikesinin ileri sürülmesidir. Evet doğrudur, askeri vesayet yerine sivil vesayet egemen olmaktadır ve bunun adına da, çağdaş dünyada demokrasi deniyor.
Demokrasinin ne olduğunu söylemeye herhalde gerek yok, ama şunu söylemeliyim: Tehlike ve tehdit üreticileri artık çok kalitesiz ürün çıkartıyorlar, dokununca dağılıyor.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA