İmralı'da yatan teröristi ömrümün sonuna kadar hain bileceğim. Çünkü, o hain bu milletin arasına ayrılık tohumları ekmiş biridir. Elinde bebeklerin kanı vardır. Şehit Mehmetçiklerin kanı vardır. Öğretmenlerin kanı vardır. Ve 30 bin Kürdün kanı vardır. Bu ülkede hangi değişim olursa olsun, benim bilincimden bu gerçek silinmeyecek. Bana kalsa onun bir saniye bile nefes alıp vermesine izin vermem. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti bir devlettir ve devletlerin bizim gibi duygu yoğun bir dünyası yoktur. Devlet rasyonel bir kurum olduğu için akılla hareket eder ve sorun çözme yeteneğine akıl rehberlik eder. Böyle davranması tek tek hepimizin hayatı ve geleceği için önemlidir.
***
Şimdi, PKK ve bölücü örgüt lideri hakkında benim gibi düşünen ve düşününce asabı bozulan okuyucularımızla birlikte bir düşünce egzersizi yapalım istiyorum. Sorular soralım kendimize ve öyle ilerleyelim. A.Ö. kimdir? Hala Türkiye'nin başının belası olan bölücü örgütün değişmez lideri. Peki, Türkiye ile PKK arasında yaşanan mücadelenin sonucu, yani skoru nedir? Şudur: Türk güvenlik güçleri 6 bin şehide karşılık 40 bine yakın örgüt üyesini etkisiz hale getirdi. Örgüt siyasi ve askeri iddialarının hiçbirini gerçekleştiremedi. Ve örgütün tartışmasız lideri A.Ö. Türkiye'nin elinde bulunmakta. Şu anda açılımla Kürt vatandaşlara verilmesi öngörülen haklar, PKK'nın silahlı mücadeleyle kazandığı haklar mı? Hayır, bu hakları AB ile ilişkilerimiz yüzünden vermek zorundaydık zaten. PKK'nın silahla Türkiye'ye kabul ettirdiği zırnık yoktur. Bundan sonra da olmayacaktır. Fransızlar Korsikalılar'a ne verdiyse, bizde onu vereceğiz, daha fazlasını değil.
***
Şimdi bu sorulardan sonra gelelim asıl tartışmak istediğim meseleye. Devlet şu an da A.Ö. adlı hainle görüşme yapıyor, bunu biliyoruz artık. İlk anda şahsen beni çok rahatsız eden bir yanı var bu durumun. Ama düşünüyorum, bu PKK'yı başka ülkelerin istihbarat örgütleri kullanıyor, bunu da biliyoruz. Peki, Türkiye'nin terör belasından kurtulması için canı elimizde olan örgüt liderini biz niye kullanmayalım? Zaten bugüne kadar bunu yapmadığımız için salaklığımıza doymayalım. Oysa hatırlayalım ki, A.Ö, Kenya'dan paketlenmiş vaziyette getirilirken uçakta ilk söylediği söz, "Annem Türk'tür, Türk devletine hizmet etmeye hazırım" olmuştur. Şimdi, işte o gün uçakta söylenen noktadan yeniden başlanmakta ve hayatının bedeli olarak Türkiye'nin terör belasından kurtulması için kendisinden hizmet beklenmektedir.
Bu olan her akıllı devletin yapması gerekendir; duygularım net olmasa da, devletimizin doğruyu yaptığına dair güçlü bir sezgi beni ferahlatmaktadır.
Umarım yanılmıyorumdur.
