Cumhurbaşkanı'nın son dönemde yaptığı konuşmaları yediden yetmişe herkesin vakit ayırıp okumasını kuvvetle ve önemle tavsiye ederim. Cumhurbaşkanlığı'nın WEB sitesinde bu konuşmaların tam metinlerine herkesin kolayca ulaşması mümkün.
Ben önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün daha önceki konuşmalarının bir içerik analizini okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmalarında dünyanın yeni dinamiklerini çok anlaşılabilir bir dille yansıtıyor bize. Yepyeni kavramlara ve bu kavramların önemine vurgu yapıyor. Ülkemizin önündeki fırsatlara da risklere çok rasyonel açıklamalar getiriyor. Eskiden yapıldığı gibi gerçekleri hamaset perdesinin arkasına gizlemiyor. Ben bu metinleri okurken yön duygumun geliştiğini hissediyorum. Devletin tepesinde uzun yıllardan sonra böyle bilgelik görmek beni çok sevindiriyor.
***
Ben bugün Cumhurbaşkanı Gül'ün, TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada sarf ettiği bir cümleyi analiz edeceğim. Benim büyülenmiş gibi takıldığım bir cümle bu. Semantik anlamı olan maddi ve duygusal boyutlarıyla şerh edilmesi gereken bir cümle. Cumhurbaşkanı, Kürt sorununun çözümü üzerine konuşurken, bu sorunun bizim tarafımızdan çözülmesinin öneminin altını ısrarla çiziyor ve şunları söylüyor:
"Kürt sorunu terörden ayrıştırılarak çözülmesi gerekir, çözümü ertelersek gelecek nesilleri çok daha çetrefilli sorunlar yumağı ile karşı karşıya bırakırız."
Bunları söyledikten sonra benim en fazla üzerinde durduğum cümleyi sarf ediyor Cumhurbaşkanı: "Konuyu tüm detaylarıyla, tüm arka planıyla bilerek konuşuyorum."
İşte bu cümle; basit gibi görülen bu cümle, içinde devletin bütün birikimini barındırıyor. Bu cümle bana göre Cumhurbaşkanı'nın tüm topluma haykırışını ve feryadını içeriyor. Olacak olanı da yapılması gerekeni de biliyor olmanın getirdiği bir üslup zorlaması aslında bu cümle.
***
Cumhurbaşkanı çok muhtemel ki, Türkiye'nin dünya siyasetinde etkinleşme sürecinden ve kalkınma hızından rahatsız olan devletleri ve onların istihbarat ağlarının çalışmalarını biliyor. Bu güçlerin Türkiye'nin zayıf karnı olarak Kürt meselesini gördüklerini ve oradan vurmak üzere hazırlık yaptıklarını da biliyor.
Diğer yandan bazı müttefik unsurların Kürt meselesini uluslararası alana çekerek Türkiye'nin daha uysal ve kendilerine daha bağımlı bir müttefik olmasını istediklerini de biliyor.
"Bu konuyu biz kendimiz çözmezsek, başkaları gelip çözecek ve çözümün faturasını da bize ödetecekler" demeye getiriyor Cumhurbaşkanımız.
Devletin bütün bilgi ve belgelerini, bütün diplomatik raporları, bütün analizleri görmüş bir Cumhurbaşkanı, halkını ve siyasetçileri uyarıyor. Tehlikeyi göstermek için yukarıda sözünü ettiğim cümleden daha etkili başka bir cümle nasıl kurulabilir ki?
