Yanlışa yanlışla cevap verilmez!
***
Ancak, göründüğü kadarıyla o yaşanan olayla ilgili tutumlar böyle belirmiyor. Göstericilerin tespitine yönelik yargı devreye girmiş durumda. Şişli Cumhuriyet savcılığı soruşturma yürütüyormuş. İlk başta söyleyeyim, bu soruşturmayı başlatan savcılık çok yanlış yapıyor. Eğer bunu Başbakan talep etmişse o iki kat daha büyük bir yanlış. Başbakanın bu olayı bir demokrasi kazası olarak görmesi gerekiyor. Bu onun demokrat kimliğinin ve tolerans düzeyinin bir gereğidir. Başbakan, o gün o statta o eylemi yapan terbiyesiz güruhun peşine düşen adam durumuna düşemez, bu Başbakan'ın gradosuna uymayan bir yaklaşımdır. Gazetelerden okuduklarımız doğruysa, Başbakan'ın bu soruşturma sürecini durdurması şarttır. Bu sadece kendisinin yüksek itibarı ve demokrat kimliğinden dolayı değil, aynı zamanda ülke demokrasisinin prestiji açısından da mühim bir zorunluluk.
***
Peki, o statta o çirkin işi yapan güruhu ve yaptıkları eylemi görmezden mi geleceğiz? Hayır, gelmememiz lazım. Ancak bu kişilerin tespiti, bunlarla ilgili ceza ve tedbirler yargının veya Başbakan'ın işi değil, doğrudan doğruya Galatasaray'ın işi. Tüm görüntüler ve özel bilgiler Galatasaray yönetiminin elindedir. Kulüp bu olayı en başta kendi varlığı için bir tehdit olarak görmeli ve soruşturmalıdır. Bu soruşturma sonunda da elde ettiği bulguları, tayin ettiği ceza ve tedbirleri kamuoyu ile açıkça paylaşmalıdır. Bu arada, o çirkin eyleme maruz kalan Başbakan ne yapmalıdır? Şayet Galatasaray üzerine düşeni yapmıyorsa, onlardan hesap sormalıdır, hatta onlara bedel ödetmelidir. Seyrantepe'yi Galatasaray'a vermemek de dahildir bu bedele.
Sonuç olarak, demokratik hakları kötüye kullanan bir güruhu cezalandıracağız derken demokrasinin kendisini örselemeyelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.