Son günlerde bu habere güldüğüm kadar hiçbir şeye gülmedim. TSK'dan atılanlara yönelik düzenlemeden televizyon sunucusu Ali Kırca'da yararlanacakmış. Ali Kırca bundan böyle kıdemli albayların emekli maaşını alacakmış. Bu habere çok güldüm, çünkü bu durum Ali Kırca'ya çok uymuş. Bilmeyenler bilsin, Ali Kırca 70'li yıllarda Deniz Harp Okulu'ndan "komünist faaliyetlerde bulunmaktan" atılmıştı. Sonra mesleğinde ilerledi ve çok para kazanan bir televizyoncu oldu. Bir otel odasında, bir kadını döverek sevişirken gösteren filmini saymazsak, Ali Kırca'nın nasıl bir adam olduğunu 28 Şubat'ta gördük biz. 28 Şubat askeri müdahalesine, görev yaptığı televizyon kanalında sonsuz hizmetler sundu Ali Kırca. Fethullah Gülen Hocaefendi'yle ilgili o düzmece kaseti kendisine kimlerin getirdiğini bile bile yayınladı. Fethullah Gülen, "terör örgütü lideri" ithamıyla yargılandıysa, işte bu darbe destekçisi televizyon spikerinin yüzündendir. Üstelik Ali Kırca her zaman 28 Şubat'ı desteklediğini de ifade etmekten bir an geri durmamıştır. Bir gün 28 Şubatçılar yargılanırsa kimsenin şüphesi olmasın ki "28 Şubat'ın psikolojik savaş ajanı" gibi çalışmış olan Ali Kırca'da yargılanacaktır. Esasen Ali Kırca ve benzerlerinin hala televizyon spikerliği yapması, hala insan içinde utanmadan şöhretli adamlar olarak gezebiliyor olmaları, bu ülkenin ayıplarından birisidir. Dolayısıyla "kıdemli albay" rütbesi kendisine çok yakışmıştır. Ancak bir düzeltme yapmak zorundayım, kıdemli albaylık ordumuzun değerli ve saygın bir rütbesidir. Onun için "28 Şubatçı sivil kıdemli albay Ali Kırca" şeklindeki bir paramiliter unvan daha çok yakışır kendisine.
Ne Kılıçdaroğlu'ymuş be!
Bu köşede her zaman yazdım, ben CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun hep başarılı olmasını, CHP'yi ayağa kaldırmasını istedim. Ancak yaşanan olaylara bakarak şunu da ilave ettim: Kılıçdaroğlu'nun çok ciddi güvenilirlik sorunu var. O karışık işleri seviyor, insanlara iftira atmayı bir siyaset yapma yöntemi zannediyor. Nitekim CHP Genel Merkezi'nde yaşanan son taciz krizinden de Kılıçdaroğlu ismi çıktı. Bakın şimdi olaya: Ergenekon davası kapsamında Odatv yöneticileri gözetim altına alınıyor. Ardından Soner Yalçın, Kılıçdaroğlu'na "bizi savun" diye mesaj gönderiyor. Kılıçdaroğlu, Meclis'te "adı gibi yalçın" bir gazeteci diyerek Soner Yalçın'ı savunuyor. Sonra olay gazeteci İklim Bayraktar'la 40 dakika baş başa görüşüyor. İklim, Kılıçdaroğlu'na, "Baykal'ın tacizini anlatıyor. Sonra bir AK Partilinin açığını tespit için "alet" istiyor. Kılıçdaroğlu ona "kendin hallet, getir" diyor. Ve olay ortaya çıkınca durmadan yalan söylüyor Kılıçdaroğlu. CHP'liler Deniz Baykal'ın açıklamalarına baksınlar. Ne demek istiyor Deniz Bey: "Beni tasfiye işlemi devam ediyor ve bu işin içinde CHP Genel Merkezi var." Nokta! Hikaye bu, başka söze gerek var mı?
Milyarder Türkler
Forbes Dergisi açıkladı. Dünyanın en zenginleri arasına tam 38 tane Türk girmiş. Bu tür haberler bizim memlekette pek hoş karşılanmıyor maalesef. Çünkü bizim ülkemizde mazoşist bir zümre var ki, herhangi bir konuda dünya klasmanına girmiş Türklerden nefret ederler. Ama mesela "dünyada yoksulluğun en fazla arttığı ülke Türkiye" filan şeklindeki haberlerden büyük keyif alırlar. Oysa 38 tane Türkün milyarderler kulübüne girmesi çok onur duyulacak bir gelişmedir. Bu durum ülkemizin artık büyük bir ekonomi ve büyük bir devlet olduğunun göstergesidir. Hiçbir Türk zengini o paraları sokakta bulmadı. Bakın o servetleri kazanan Türklerin yüzlerine, çoğunun yüzünde yıllar boyunca çekilen çilelerin çizgilerini görürsünüz.
Milyarderlerimizi kutluyorum ve onların milli varlığımızın ve gücümüzün en mühim bir parçası olduğunu düşündüğümü ifade ediyorum.
