Mehmet Demirci

ŞERİAT, TARİKAT, HAKİKAT

"Şeriatte şu senindir bu benim, tarikatte hem senindir hem benim, hakikatte ne senindir ne benim." Ben bu sözü ilk defa rahmetli Turgut Özal'dan 80'li yıllarda işittim. Bu ifade her şeyden önce tasavvuf e inanışı içinde geçerli olan bir ölçüdür. Önce kavramlar üzerinde duralım.

Şeriat denince dindeki zahiri hükümler, hukuki kurallar, insanın bedeni ve dünyası ile ilgili hususlar hatıra gelir. Tasavvuf inanışında beden ve dünya ile ilgili zahiri ve şer'i hükümlere şeriat veya fıkıh, kalb ruh ve ahiretle ilgili deruni hükümlere hakikat denir.

Tarikat: Sözlükte "gidilecek yol, izlenecek usul, hal ve gidiş" anlamına gelir. Tasavvuf terimi olarak tarikat "Allah'a ulaşmak isteyenlere mahsus adet, hal ve davranış" demektir. Tasavvufta tarikat, insanların manevi kabiliyetlerini geliştirmek için kurulmuş dini-manevi yoladenir.

Hakikat: Tasavvufta hakikat terimi "zahirin ardındaki örtülü ve gizli mana, dini hayatın en yüksek seviyede yaşanarak ilahi sırlara aşina olunması" gibi anlamlar ifade eder. Bu ise dini hükümlerin maksat ve hikmetine uygun biçimde yorumlanması, eksiksiz uygulanması ve yaşanması demektir.

Hakikat, "tasavvuf" anlamında da kullanılır. Hakikat ilmi tasavvuf, şeriat ilmi fıkıhtır. Hakikatle şeriat bir paranın iki yüzü gibidir. Hakikatsiz (özsüz, anlamsız) şeriat makbul değil, şeriatsız hakikat ise batıldır. İkisi arasında tam bir uyum vardır. Şeriat bir ağaç, hakikat onun meyvesidir.

Şeriat dinin şekli, tasavvuf ruhudur. Şu örnek önemlidir: "Şeriat, sanki vücudu kaplayan deri. Onu sıyır, altından cılk et çıkar ve kısa zamanda da vücudda kokuşan yaralar görülür, sağlık gider, hatta hayat biter."

Ayrıca şu benzetmeler de vardır: Şeriat cevizin dış kabuğu, tarikat iç kabuğu, hakikat ise yenen kısmıdır. Cevizi muhafaza eden kabuğudur. Kabuktan maksat, şeriattır. Şeriat olmazsa, içindeki hakikat meyvesini yiyemezsin .

Sonuç olarak bu söz şunu demek ister. Dinimizde mülkiyet hakkı vardır. Aynı zamanda hukuk demek olan şeriat ölçülerine göre herkesin malı, kazandığı kendine aittir, onu istediği gibi tasarruf edebilir. Senin malın senin, benimki benimdir.

Tasavvuf bir manevi olgunlaşma yoludur. Tarikat bunun kurumlaşmış şeklidir. Bu yola giren kimse bencillikten, cimrilikten kurtulup diğergam ve cömert olmaya çalışır. Sonunda kendi şahsi malından gerektiği durumda başkalarını da faydalandırır ve bunu seve seve yapar. Buna göre onun malı hem kendinin hem de başkalarının sayılır. Paylaşmak güzeldir.

Tasavvuf yolcusu, nefis eğitiminde ilerleyerek sonunda öyle bir noktaya ulaşır ki, kainatta gerçek varlığın Hak Taala olduğunu, dolayısıyla her şeyin sahibi ve malikinin O olduğunu idrak eder. Anlar ki bizler bir emanetçiyiz; eşya mal mülk, dünya varlığı hakikatte hiçbirimize ait değildir. Her şey O'nundur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.