Zengin bir Tasavvuf / Tekke musikimiz var. Bu alana her geçen gün ilgi artmaktadır. Tasavvuf musikisinin asıl kaynağı tekkelerdeki sesli zikir meclisleridir. Bu tür ortamlarda ilahiler, nefesler, nutuklar, tevşihler, duraklar; zikri dalga dalga yayar kademe kademe yükseltir, adeta zakirlerin ayaklarını yerden keserek onları kanatlandırırlar. Ağırdan başlayarak yavaş yavaş hızlanan tempo, gittikçe sür'at kazanır ve yükselir. Böyle bir zikir meclisinde sona doğru şuğuller söylenmeye başlar. Bunlar hareketli parçalardır.
"Şuğul" bir musiki terimi olarak 'Türkler tarafindan bestelenmiş Arapça güfteli ilahi olarak tarif edilmiştir. Biraz daha geniş bir tarife göre şuğul, zikir meclislerinde veya bayram nevbeleri gibi bazı tekke merasimlerinde okunmak için ister Türk ister Arap bestekarlar tarafından bestelenmiş olsun, Arapça sözlü ilahiler, dini bestelerdir. "Taleal bedru Aleyna" günümüzde en yaygın örnektir.

Şuğuller İlahi biçiminin özelliklerini taşımakla beraber sanat bakımından İlahilere göre daha basit, hafif ve hareketli eserlerdir. Usulleri çoğunlukla Düyek ve Sofyan olup tekkelerde zikir sırasında okunur.
YENİ BİR YAYIN
Bu konuda ansiklopedi boyunda çok değerli bir çalışma çıktı: "Tasavvuf Musikimizde Arapça Sözlü İlahiler-Şuğuller." (Kültür bakanlığı katkısıyla İFAV yayını, 2025) Üzerinde üç imza yer alır: Yusuf Ömürlü, Ayşe Başak İlhan Harmancı ve Mustafa Tahralı. Yusuf Ömürlü'nün hizmeti geçmişe ait. İçinde 268 şuğulün yer aldığı kitabın son şeklini almasında teknik çalışmanın Ayşe Başak'a, ilmi yönünün ise Mustafa Tahralı'ya ait olduğu görülür.
Tahralı Hoca'nın yıllardır bu konuda sabırla ve titizlikle çalışarak, kitaba olabilecek en mükemmel şekli verdiği anlaşılıyor. Şuğul güfteleri Arapça metinlerdir. Bunlar ağızdan ağıza geçerken şekil değiştirir. Bir kısmı halk Arapçasıdır. Onların fasih şeklini bulmak, yanlış telaffuzdan doğan farkları düzeltmek, anlam bütünlüğünü sağlamak ve anlaşılır bir Türkçeye çevirmek çok zordur. Mustafa Tahralı konunun uzmanlarına danışarak en sağlıklı metin ve tercümeyi ortaya koymuştur.
ORTAK DEĞER
Şuğullerin İslam kültür ve medeniyetinin ortak bir unsuru olduğu ve farklı bölgeler arasında bir bağ kurduğu görülür. Mesela XIX. yüzyılda İstanbul, Balkanlar, Anadolu, Bağdat, Suriye, Lübnan ve Mısır'ı, hatta Kuzey Afrika'yı içine alan çok geniş Osmanlı coğrafyasında mevcut Kadiri, Rifai, Bedevi, Şazeli, Desuki, Sa'di vb. tarikatlerde bir tekke musikisi terimi olarak yer alıyordu. Makam adlarının bile müşterek olduğu görülüyor. Hatta bu son eseri gören, Allah'ın Kulu kitabının yazarı Denis Gril, kitabı karıştırırken içindeki bazı şuğullerin kendi tekkelerinde de okunduğunu söylemiştir. Bu zat Fransa'daki Şazeli Müslümanlardandır. Yani Dini Musikimizdeki şuğuller tahminimizin ötesinde birleştirici bir role sahiptir, denebilir.
Kitaptaki şuğullerin güfte yazarlarının ölüm tarihlerinden anlaşılacağı üzere, şiirlerin sahipleri ashaptan, yani VII. asırdan itibaren XX. asrın başına kadar, çok geniş bir zaman diliminde yaşadıkları görülür. Alanlarında uzman ve titiz çalışan iki bilim adamının (Tahralı ve Ayşe Başak) ortaya koyduğu bu kitap, benzeri yayın ve çalışmaların çok üstünde bir değer taşır.
