Nihan Yarkent İnce

135 yıldır özlenen devrim

Son dönemde yazmayan kalmadı.
Covid-19 salgını sonrasında herkes bisiklete binecek diye. Aslında salgının başladığı günden beri değil, 30 yıldır hatta 50 yıldır bu kentte bisiklete biniliyor. Hatta ve hatta dönemin Ahenk Gazetesi'ne göre İzmir'de bisikletin ilk görüldüğü tarih 1885'tir. 10 yıl sonra yani 1895 yılında ilk bisiklet yarışına ev sahipliği yapmış bir kentiz. 135 yıl sonra bisiklet yolları, toplum bilinci, farkındalık adına ne derseniz diyin, yeni yeni gelişimler sonrasında devrimi ancak şimdi yapabiliyoruz. 135 yıl sonra...
Şaka gibi... Bir asırdır bisikletin önemini anlayamamak sizce de çok acı değil mi?
135 yıldır belediye başkanları, hükümetler, onlar bunlar geldi geçti. Devrimi yeni yapıyoruz.
Devrimden kasıt nedir? Yeni yollar, bisiklete binen insan sayısının artması, toplu taşımaya entegre edilmesi, standartların, kuralların, yasaların bir sürü şeyin bir araya gelip, Nirvana yapması, kısaca bu işin yaygınlaşması. İşte kastedilen bu.
NEDEN BİSİKLET?
Bisiklete biniliyor derken kimi ulaşım için kimi egzersiz için kimi hobi için kimi sosyalleşmek için kimi de spor için biniyor.
Binen kim olursa olsun pedal çevrilirken salgılanan endorfin nedeniyle de ağzı kulaklarına varıyor. Güzel bir şey yani. İki pedal çeviriyorsun, hoop tüm stres gidiyor.
İki pedal çeviriyorsun, ulaşım sorununu çözüyorsun. İki pedal çeviriyorsun, başka çevirenlerle arkadaş oluyor hatta yuva kuruyorsun. İki pedal çeviriyor, dünyanın en prestijli sporu Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nda buluyorsun kendini.
Tabi son yazdığım iki pedal çevirmekle olmuyor. Spor amaçlı bisiklete binmek çok farklı bir konu. Öyle bir fark ki artık bisikletli yaşam modelini benimsemeniz, hayatınızın merkezinde bu şeytan arabasının olması gerekiyor. Sadece bu da değil birçok şeyden fedakarlık etmeniz de gerekiyor.
Aşkınız, dostunuz, mesleğiniz bisiklet oluyor.
Onla yatıp onla kalkmanız gerekiyor. Bu kadar net ve birçok spor dalından da daha zor bir iş, bisiklet sporu.
ULUSLARARASI DEGİSİM
Covid 19 ile birlikte tüm dünyada bisiklet kullanan insan sayısı katlanarak artmaya devam ediyor. Ülkeler bisiklet kullananlara tamirden, ilk satın almaya kadar farklı destekler de sunuyor. Talep artıkça üretim sıkıntısı da baş gösterecek gibi görünüyor.
Bizde de durum farklı değil. Tabi teşvik, destek, o bu yok. Kişi bazında yok ama bisiklet yolu yapan yerel yönetimlere var.

GENELGE SORUNU
135 yılda bunu yaptık ama devrim ile arayı kısa sürede kapatacak gibi görünüyoruz.
İzmir özelinde fena gitmiyoruz.
Bisikletliler bastırdıkça talepleri de yerine geliyor. Ancak şu salgın döneminde bir yorumlama hatası tüm bisikletçilerin sürüş güvenliğini çok ciddi şekilde riske sokuyor. Bunun da dayanağında İçişleri Bakanlığı'nın Covid 19 genelgesi yatıyor.
Genelge diyor ki "Hafta sonlarında, il ve ilçelerde vatandaşların sahil bantları, mesire ve ören yerlerinde, piknik alanlarında; piknik yapmak, balık tutmak, spor, yürüyüş vb. faaliyette bulunmak yasaklanacak. İl ve ilçelerin durumuna göre bu tedbirler hafta içi günlerine de yaygınlaştırılabilecek"
SPOR İÇİN BİNENİ NASIL ANLARSINIZ?
İzmir bir körfez kenti. Üç tarafı deniz. Bostanlı'dan Üçkuyular'a kadar olan bisiklet yolu nerede? Sahilde. Buradan gitmek isterseniz, herkesin aklında o soru. Ceza yer miyim? Spor yapıyorsan yersin. Ulaşım için kullanıyorsan yemezsin. Peki bunun ayrımı nasıl yapılacak? Güvenlik görevlileri bu ayrımı nasıl yapacak?

TÜM YOLLAR SAHİLDE
Spor amaçlı hiçbir bisikletçi sizin göreceğiniz normal saatlerde çıkmaz. Genelde sabahın kör saatinde pedal basar, çok ama çok azı bisiklet yolunu kullanır. Zaten profesyonel olanı da şu dönemde o bisiklete binmez, maskeyle bu iş olmaz. Ciğeri patlar. Ancak egzersiz, hobi, gezme amaçlı ve altına çizerek yazıyorum, ulaşım amaçı bineni bisiklet yolunda görürsünüz. Trafik kanunu derki, bisiklet yolu varsa oradan gidersin. Genelge der ki spor amaçlı ise yasak. Karışık bir durum. Bisiklete binenler bu karışık durumdan oldukça şikayetçi. Bir taraftan belediye başkanının bile bisiklete bindiği kentte, üç tarafı denizle çevrili ve bisiklet yollarının ana arterlerinin sahil tarafında olduğu bir kentte böyle bir genelge sonrasında bisikletliler kendi çözümlerini üretiyor. Ne yapıyor? Bisiklet yolunu, değil araçların olduğu karayolunu kullanıyor. İşte risk bu. İzmir için bu genelge ile ilgili çözüm şart görünüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.