Bir işyeri düşünün...
Eleman alıyorlar...
Ama en vicdansız...
En duygusuz...
En sorumsuz...
Ve en yalancıları bir araya getiriyorlar...
Bu nasıl olabilir?
Böylesine "kötü" insanlar nasıl aynı işyerinde toplanır?
CV'lerinde, "Ben berbat bir insanımdır.
Bir çocuğu öldürsek bile, o cinayeti örtbas edebilirim... İyi derecede vicdansızım ve yüksek seviyede caniyim" mi yazıyordu bunların!
***
3 yaşındaki Alperen'in unutulduğu anaokulu servisinde 9 saat bekledikten sonra hayatını kaybetmesinden söz ediyorum elbette...
Küçücük bir çocuk, "ihmal" falan değil, adeta bir "vicdansızlar çetesi" tarafından resmen öldürüldü!
Olayın detayları ortaya çıktıkça içimiz daha da çok acıyor...
Birileri gidip, öfkesini anaokulunun camlarını kırarak çıkarmaya çalışıyor...
Hiçbir cam kırığı Alperen'i geri getirmeyecek ki...
***
Türkiye öfkeleniyor...
Ağlıyor...
Üzülüyor...
Kahroluyor...
Ama bu "cinayetin" aktörlerinin, zerre kadar vicdan azabı duymadığı ve kendilerini kurtarmak için, olayı hileyle, sahtekarlıkla, yalanla ve vicdansızca örtmeye çalıştığı her gün yeni bir ayrıntıyla kanıtlanıyor...
***
Kreş sahibi... Aynı zamanda servis şoförü olan eşi...
Anaokulunun yöneticisi...
Sonrasında, ifadesini değiştirerek olayı ortaya çıkaran öğretmen...
***
Soru şu:
Peki ilk ifadende ne demiştin itirafçı öğretmen?
O ilk ifadeyi nasıl verebildin?
***
Ya diğerleri...
Kamera kayıtlarını silenler...
Yoklama almayan öğretmenler...
Ailesinden teslim aldığı çocuğun arabadan inip inmediğini kontrol etmeyen servis sorumlusu...
***
Olayı örtbas etseydiniz sahi ne olacaktı?
Kamera kayıtlarını sildiniz ve en önemli delili yok etmeye çalıştınız, tamam...
Öğretmenleri tehdit ederek susturdunuz...
Herkesin yalancı şahitliğine inanıldı...
Ya sonra?
Normal hayatınıza devam mı edecektiniz?
O "cinayet servisi"nin kontağına her gün basacak mıydınız yine?
Alperen'in sınıfına girip çıkacaktınız...
Yeni masum yavruları, gülücüklerle okula kabul edecektiniz...
Peki yalnız kaldığınızda...
Hani bir spor takımının oyuncuları sayı aldığında "çak" yapar...
Anaokulunun sessiz duvarlarında birbirinizin yanından geçerken, "Nasıl yırttık ama" diye sırıtarak "çak" mı yapacaktınız?
Biriniz tutuklandı...
Muhtemelen hepinize yargı yolu gözükecek...
Bir hakim size bu soruyu sorar mı bilmiyorum...
Ama ben soruyorum...
Bir çocuğun ölümünü örtbas edecek kadar "sahtekar" olmaya giden bir hayatın merdivenleri nasıl çıkılıyor?
Siz, vicdanınızı hangi basamakta terk ettiniz?
BİTMEYEN TATİL YAPSINLAR
Bir tatilin en kötü tarafı, "bitmesidir"...
Neredeyse 15 gündür yazı yazmayınca hafiften tutukluk yapıyor olabilirim...
Bugün çözülmeye başladık!
Buluşmaya ve yazılara kaldığımız yerden devam...
Çeşme ve Alaçatı maceraları haftaya...
Orada tatil yapıp, izlenim yazmayan yazarı dövüyorlar sanırım...
Eee ben de yazacağım...
Bekleyin...