Şebnem Bursalı

Çanakkale Yolu...

Bir ülkenin tarihi, öncesi ve sonrasıyla nereden nereye geldiğini anlatır. Bizim tarihimize baktığınızda, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir süreç ve emek vardır ama ne yazık ki bugüne kadar bu şanlı tarihimizin hakkını ne kadar verdik tartışılır.
Tarihi kayıtlara geçirmek kitaplarla, belgeselle ve filmlerle olursa eğer, bunun sonra birkaç yıldır farkına vardığımız da bir başka gerçek. Haftanın tüm yorgunlugunun üstüne Cuma akşamı 21.15 gibi geç sayılabilecek bir saatteki gösterime giderken çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. Ancak; filmden çıktıktan sonra hissetiklerim ne yorgunluk bıraktı bende ne de bezginlik.
"Çanakkale: Yolun Sonu" filminden sözediyorum.
18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü haftasında Serdar Akar'ın yönettiği, küçük insanların büyük hikayelerinin anlatıldığı bu filmi, bu ülkeyi seven herkesin izlemesini şiddetle öneriyorum.
Filmin efektleriyle, kullanılan teknikleriyle anlatımı bana düşmez ama 600'ün üstünde figüranla ve doğal ses ve silahların kullanımıyla görkemli bir şölen havasını farketmemek mümkün değil. Ama ben işin ve filmin, özüyle ve en iç hisleriyle ilgiliyim.
***
Çanakkale önlerine donanmalarıyla gelip demirleyen haçlı kuvvetleri; zaferden öyle emindiler ki; Onlara göre bu savaş 'Bir hafta bile sürmezdi.' Bir hafta sonra İstanbul'da zafer kutlaması yapmak üzere sözleşmişlerdi bile. Amma; Onların bilmediği bir şey vardı; Matematik hesabı, silah hesabı, top-tüfek-gemi hesabı değildi bu. Hesapta olmayan bu şey; Türklerdeki inanç, cesaret, fedakarlık, insan ve ülke sevdasıydı.
Mehmet Akif Ersoy'un; "Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi" diye söz ettiği şehitlerimiz; Türklük tarihinin en şanlı, en anlamlı zaferini kanlarıyla yazdı çünkü. Çanakkale Zaferi; yokluk, fakirlik ve imkansızlık içinde kazanılmış öyle bir zaferdi ki; her bir metre karesinde 600 bin kurşunun atıldığı bir savaştan söz ediyoruz.
250 bin Mehmetçiğin vatanı için şehit düştüğü bir şanlı mekandan söz ediyoruz.
Çanakkale Zaferi bir millete karşı değil, İngiliz-Fransız-Anzak gibi pek çok milletin en son model silah ve donanmalarına karşın, üstünde eskimiş bir parka, elinde 3-5 mermili eski bir tüfekle kazanılmış bir zaferdir çünkü...
Kara savaşını bilen bir Türk ordusu, daha çok deniz savaşı olan Çanakkale'de, insan üstü bir tarih yazıyor.
Mustafa Kemal'in büyük askeri dehası ile birleşen destan, bütün dünyada hala daha herkesin saygıyla eğildiği bir zafer olarak anılmaya devam ediyor.
Muhtaç olduğumuz kudret
Gelelim, başta söylediğim konuya; işte bizdeki böyle şanlı tarihi bugüne kadar komik sayılabilecek teknik ve içerikle anlatan filmlere çok rastladık. ABD ve İngilizler, bizim tarihimizin 100'de biri bile değiken, öyle filmlerde öle senaryolarla anlattılar ki tarihlerini; hayran olmamak mümkün değil. "Er Ryan'ı Kurtarmak" isimli filmi izlediyseniz eğer; Normandiya çıkarmasının yapıldığı gün; 3 erkek kardeşini 2. Dünya Savaşı'nda kaybeden Er Ryan'ı kurtarmak üzere yola çıkan 8 kişilik bir özel timin hikayesi, tüm kahramanlıklara bedeldir.
İşte; "Çanakkale: Yolun Sonu" filmini izlerken; bu kez doğru yolu seçmiş senarist ve yönetmen. Yani; küçük insanların büyük hikayelerini anlatırken; o şanlı zaferin büyüklüğünü de çok güzel vermiş. İki kardeş, Muhsin ve Hasan'ın cephedeki kahramanlık hikayelerine, iyi eğitim almış ama cephede gönüllü hemşireliği seçmiş idealist Behice hemşire ile olan çok kararında duygusal hikayeyi de ekleyip; Türk'ün vatan sevgisini çok güzel işlemiş.
Berrak Tüzünataç ve Kurtlar Vadisi'nin Memati'si Gürkan Uygun dışında çok popüler isimler oynamamasına rağmen, oyuncuların performansı, sizi etkiliyor. Böylesine özel bir filme ana sponsor olarak katkıda bulunan Sevgili Meryem ve Kemal İpbaş nezdinde Kırçiçeği ailesini de tebrik ederim..
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker ve bu askerlerin torunları; yani bizler.. Tarih; atalarımızın defalarca sınandığı ve her seferinde galip çıktığımız sınavlar ve savaşlarla dolu, bunu unutmayın. Unutmaya başladığınız veya ümitsizliğe düştüğünüz her an; Çanakkale gibi filmleri tekrar tekrar izleyiniz ki; bu milleti yok etmeye hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini hatırlayın.
Bugün yaşanan süreçle ilgili "bölünme" nutukları atanlaradır aynı zamanda bu sözlerim. Yıllardır akan kan ve acıdan sonra artık ilk kez çözüm sürecindeyiz. Beyler; silkelenin ve kendinize gelin.
Bizim ecdadımız, yukarıda anlatmaya çalıştığım destanları yazan kahramanlardır ve muhtaç olduğumuz kudretin, damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu sakın unutmayın...
Kadının adı...
Günlerdir aldığım telefonun haddi hesabı yok. İZSİAD'ın ismine eklenmek istenen "Kadın" ibaresiyle ilgili yaşanan süreçte ne düşünüyorsun diye soruyorlar... Ne düşüneyim? Koskoca bir boşluk. "Kadın Dostu Kent" diye harika bir proje yürüten, bir önceki dönem başkanı kadın olan İZSİAD'ı bugün yönetenlerin iyi niyetinden ve bu konudaki samimiyetlerinden kuşkum yok.
Kadının adının olmadığı dönemlerden bu günlere gelirken; iş dünyasını temsil eden bir dernekte, kadın ve erkek girişimcilerin yanyana isimlendirilmesinin şekli olmaktan çok anlamsal olarak çok şey içerdiğini ve bu adımla çok önemli bir ilk başarıp örnek olacaklarını paylaştıkları günün heyecanını hatırlıyorum çünkü. Ama; Cumartesi günkü Genel Kurul'da üyelerin çoğunluğu -ki; aralarında kadın üyeler de ağırlıkta olarak- buna karşı çıktılar.
İsimlerinin bir marka olduğunu ve marka olmanın, kadın olmaktan önemli olduğunu ifade ettiler.
Biz bu süreçte; samimi olduklarından emin olduğumuz İZSİAD yönetimi kadar samimi ve bir o kadar da hevesli idik Yeni Asır olarak.
Böyle bir ilke adım atanları ayakta alkışlamak isterdik. Ama; alkış yerine hayret etmek düştü bize...
Takdir sizlerin...
Bu konudaki görüş ve önerilerinizi ve takdirlerinizi bekliyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.