Yaz ekranının dizilerinden biri Sultan. Nurgül Yeşilçay'ın oynadığı Sultan'da, bir kadının mücadelesini izliyoruz ama aslında kadınların hayatından bir kesit izliyoruz ve kadınların hayatında aslında erkeklerin nasıl rol oynadığını görüyoruz. Kadınları izlerken erkeklerin de onların hayatıyla birlikte kendilerinin de hayatlarını nasıl zehir ettiklerine şahit oluyoruz.
Sultan'ın hayatı bir erkeğe aşık olmasıyla değişiyor. Kararı kendisi veriyor bir bakıma. Çünkü ailesi, özellikle babası karşı çıkıyor bu evliliğe. Annesi Karaca da sesini çıkarmıyor, bu ülkede yaşayan birçok anne gibi. Kızlarına sahip çıkamıyorlar, kocalarının korkusuyla.
Sultan da sevdiği erkeğe kaçıyor. Kaçıyor ama kocası yurtdışına çıkmak zorunda kalıyor. O da koca evinde gelin olarak yaşamaya başlıyor. Çünkü bir kadın için iki seçenek var bizim ülkemizde. Ya baba evi, ya koca evi. Babası onu evlendiği için evlatlıktan reddediyor ve kapıları kapatıyor. O da çaresiz koca evinde kocasını bekliyor. Tam 15 sene.
SULTAN'IN CESARETİ
On beş sene sonra kocası "eve" dönüyor. 15 sene onun kendisine dönmesini bekleyen Sultan, yanında bir çocukla geldiğini görünce ve kendisine değil de, eve döndüğünü görünce aklı başına geliyor ve evi terk ediyor. Çaresiz baba evine dönüyor; ne var ki baba evi ona yine kapalı. O da kendi başına var olma mücadelesine başlıyor. En büyük dayanağı da büyük şehirden gelen genç bir kız.
Yapabileceği çok şey var. Yapıyor da. Yıllardır kayınpederinin dükkanında çalışmış, işi biliyor. Kadınların çoğunun yapabileceği çok şey var. Sadece cesaretleri yok. Bir de destekleri.
Sultan kendi başına dükkan açmaya karar verdiğinde herkes köstek oluyor. Başta kendi babası, ailesi. İşte o zaman kadının mücadelesi başlıyor. O yüzden kadının hayatı zor. O yüzden kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip değil. Çünkü bir erkek bir iş kurmaya veya kendine bir hayat kurmaya kalktığında kapılar açılırken, tanıdık tanımadık herkes ona destek olurken, söz konusu kadın olduğunda işler tersine dönüyor. Ve bütün dünya ona sırt çeviriyor. Ne kadar kararlı olursa o kadar zorlaşıyor işi. O direndikçe karşı taraf da direniyor. Zorluklar üst üste geliyor. Tıpkı Sultan'ın başına geldiği gibi.
KADIN YAPAR!
Ama Sultan kararlı. Biz de onun başarılı olmasını istiyoruz. Onun başarısı bütün kadınların başarısı aslında. O yüzden Dicle ve Diyar ona bileziklerini göndererek yardımcı olmaya çalışıyorlar. O başarırsa, onlar için de bir umut yeşerecek. Olur da bir gün kapılar kapanırsa kendilerine yeni bir hayat kurma şansı bulacaklar.
Dizinin en güzel taraflarından biri de bu kadın dayanışması.
Bakmayın Sultan'ın kayınvalidesi Ayşe'nin Sultan'ın yanında olmamasına. O da biliyor Sultan'ın haklı olduğunu ama oğlunu daha çok seviyor. Dizide söylediği laf şöyleydi hatırlarsanız; "Seni severim kızım ama kusura bakma, gömlek kaftandan daha yakındır." O da kendi derdinde. O da kendini korumak, mutlu olmak istiyor. Kabullenmiş kadınların yazgısını. Bu saatten sonra değişmesini istemiyor. Ama kendisine yararı olacağını görse hemen Sultan'dan yana tavır alır.
Aslında dizideki kadınların hepsi güçlü, hepsi akıllı, hepsi yetenekli. Sizler, bizler, çevremizdeki tüm bireyler gibi. Sadece kadınlar bu güçlerinin farkında değiller. Ve en önemlisi her şeye karışan, her şeye bir söz söyleyen el alem, kadınların yanında değil. Onlara destek olmuyor, tam tersi köstek oluyor. Biraz umut verse, biraz itelese görün bakın kadınlar neler yapar. Ve toplum bir anda nasıl değişir, kalkınır.