Ayağımıza kadar gelmiş bu muhteşem turnuva kaçırılmamalı. Sıralamanın en üstünde bulunan Caroline Wozniacki'nin yanı sıra Rus Maria Sharapova'nın sakatlığına rağmen organizasyonda yer alacağı açıklandı. Bu yılın Wimbledon galibi Petra Kvitova, dünya üç numarası Victoria Azarenka, grand slam kazanan ilk Asyalı Li Na, beşinci kez turnuvaya katılacak Vera Zvonareva ve Amerika Açık 2011 şampiyonu Samantha Stosur İstanbul'a gelecek. Son isim ise Osaka ve Moskova turnuvalarının ardından belli olacak. Son tenisçi için Agniezska Radwanska, Andrea Petkovic ve Marion Bartoli rekabet halinde. Evet, dünyanın en iyi, en formda ve en güçlü ilk 8 kadın oyuncusu bir hafta boyunca gözlerimizin önünde mücadele edecek. Bu maçlar TV'lerde izlediklerinize benzemeyecek. Oyuncuları canlı görmek, nefes alışlarını bile duymak herhalde bambaşka bir duygu. Tadına varalım ve umalım ki pek yakında bizden de oyuncular ilk sekize girip buralarda mücadele edebilsinler.
Muhteşem organizasyon
Dünya'nın dört bir yanından gelen yüzlerce tenisçi bir hafta Manavgat'ta Club Alibey tesislerinde 11 farklı yaş grubunda dünya takım şampiyonlarını belirlemek için mücadele etti. Yağmura rağmen her şey yolunda gitti ve turnuva zamanında tamamlandı. Hakemlerimiz, kort görevlileri muhteşem çalıştı. Dostlukla taçlanan müsabakalar tüm sporlara "fair play" örneğiydi. Etrafta yalnız alkış sesleri vardı. Karşılıklı saygı doruktaydı. Federasyon başkanımızın da onurlandırdığı açılış seremonisi ve bin 100 kişinin katıldığı oyuncu gecesi muhhteşemdi. Burada Club Alibey Genel Koordinatörü Ahmet Kolukısa'yı da özellikle tebrik etmek gerek. 147 takımın yarıştığı turnuvanın uluslararası federasyonun WEB sayfasında anında yer almasına rağmen, ne medyada, ne de TTF WEB sitesinde yayınlanmaması bizleri üzdü. Veteranların Türkiye'de pek sevilmedini biliyoruz, ama inanın dünya seviyor veteranları. Aslında bu şampiyona sosyal ve sportif bir organizasyon. Bazılarının düşündüğü gibi tatil veya eğlence değil. Bunu anlamak için mücadeleyi görmek lazım.
Başarılıydık
Beğenilmeseler de milli olmuş kadınlarımız 60-65-70 yaş gruplarında, milli erkeklerimiz ise 60-65-70-75 yaş gruplarında toplam da 26 sporcuyla Türkiye'yi Dünya Şampiyonası'nda temsil ettiler. Her geçen yıl az da olsa ilerleme gösteren Süper senyörler bu sene harikalar yarattı. Başarı önemlidir, belki bu sayede veteranlara bakışlar da değişmeye başlar. Bu sene ilk defa 70+ ve 60+ takımlarımız, ilk günden rakiplerini yenerek, üçüncüler grubunda değil, ikinciler grubunda yer aldı. Bununla da yetinmeyip birer ülkeyi daha yenerek büyük bir sıçrama kaydetti. 70 üstünde mücadele eden İstanbul'dan Tuncer Aksoy ve Kıvan İpekar, Antalya'dan Sami Bayraktar, İzmir'den de ben Necdet Kestelli 12 maçın 5'i kazanarak 20 takım arasında 10'cu olduk. Hem de son maçta sakatlıklarımızdan dolayı hükmen yenilmemize rağmen... 60 üstü yaş gurubunda İstanbul'dan Hikmet Altuğlu, Yusuf Kocabaş, Nejat Müldür, Faik Ömer Ersoy 24 ülke arasında 11'ci oldu. 65 yaş üstü takımımızı oluşturan M.Şen Balkaner, Turgut Karacaoğlu, Hakkı Erkan ve Demir Ataş da çok iyi maçlar çıkarmalarına rağmen güçlü rakipleri karşısında tutunamadı. Ural Yarkın, M.Kaya Karamehmet, İsmail Serim ve Ziya Işıküstün'den oluşan 75 yaş üstü takımımız bir ülkeyi eleme başarısı gösterdi. Kadınlarımız maalesef çoğu tenis hocası olan oyunculara fazla direnemedi ve son sıralarda kaldı. Bu bir takım mücadelesi olduğu için oyuncuları ayırmak istemiyorum. Oynayan oynadı, diğerleri kaptanlık etti, destekledi. Yani hepsi başarılıydı.