• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Yüzbaşı Nail Erdoğan'ı hatırlayan var mı?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.06.2012, 00:00
Tarih 8 Ekim 1996. İki Türk savaş uçağı görev için Balıkesir'deki üslerinden havalanır.
Uçaklardan birinin ön koltuğunda Yarbay Osman Çilekli, arka koltuğunda ise Yüzbaşı Nail Erdoğan oturmaktadır.
Ege'de rutin uçuşunu yapan Türk F-16'sı, Sakız adası açıklarında Yunan Mirage 2000 uçağı ile karşılaşır.
İki uçak birbirlerine karşı avantaj sağlamak için manevralara başlar.
Yarbay Çiçekli, Yunan uçağının arkasına geçerek fotoğrafını çekmek, temsili olarak üstünlük sağlamak ister.
Ancak Yunan savaş uçağının niyeti çok farklıdır.
Yunan pilot Thanos Grivas'ın uçağından fırlatılan bir füze, Türk uçağının arka bölümüne isabet eder.
Ön koltukta oturan Yarbay Osman Çiçekli, fırlatma düğmesine basarak yanan uçaktan ayrılmayı başarır.
Arka koltuktaki Yüzbaşı Nail Erdoğan ise onun kadar şanslı değildir, uçakla beraber Ege'nin mavi sularına çakılır.
Yarbay Çiçekli, Yunan helikopteri tarafından yaralı olarak kurtarılır.
Şehit Yüzbaşı Erdoğan'ın cansız bedenine ise ulaşılamaz.
Kardak krizinden hemen sonra meydana gelen olay kaza olarak kayıtlara geçer.
Çünkü iki ülkenin o günkü çıkarları bunu gerektirmektedir.
Uçağın kaza sonucu değil, Yunan pilot tarafından bilerek düşürüldüğü 2003 yılında ortaya çıkar.
Yunan pilot, hava savaş geleneklerine uygun olarak, kullandığı uçağın burnuna Türk bayrağı resmi çizdirmiştir...
Suriye'nin düşürdüğü uçakta bulunan Yüzbaşı Gökhan Erten'in acılı babası Ali Erten'in, açıklamalarını görünce 16 yıl önceki bu olayı hatırladım.
Öğretmen emeklisi baba "Bizim ülkemiz bir pilotumuz öldürüldü diye savaşa girecek bir ülke değil. Bir pilot için, bir uçak için hatta 50 uçak için bir ülkenin savaşa girmesi, ya da taşkınlık yapması bize yakışmaz" demiş.
Dikkatinizi çekerim, biricik evladı muhtemelen Akdeniz'in bilmem kaç bin metre dibinde cansız yatan, bir baba söylüyor bu sözleri.
4 gündür savaş nidaları atan yaratıklara kapak olur mu bilmem ama, şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz sözler bunlar.
Suriye'nin düşürdüğü Türk jeti, bugüne kadar düşen ilk uçağımız değil.
Muhtemeldir ki, sonuncusu da olmayacak. Büyük devletler kriz yönetebilme becerisine sahip devletlerdir. Türkiye, Baasçı Esad rejimine öyle ya da böyle hak ettiği cevabı mutlaka verecektir.
Bunun için illa savaşa girmek gerekmiyor.

Kandil'e niye girilmez?

Suriye uçağımızı düşürmeseydi, bugün Kandil'e operasyonu konuşuyor olacaktık. Malum Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, terör örgütünün 1997'den beri yuvalandığı Kandil'e girişin üç şartını açıkladı. ABD'nin onayı ve siyasi iradenin talimatı dışında, Türkiye'nin ağır kayıpları da göze alması gerektiğine işaret etti. Genelkurmay Başkanı görevi itibariyle açık açık söyleyemiyor ama Kandil'e operasyon düzenlemek öyle kolay bir iş değil.
İran-Irak sınırı boyunca uzanan dağların güney zirvesinde yer alan Kandil, doğal bir kale görünümünde. Kuzey Irak ile sınır kapısı olan Silopi'deki Habur Kapısı ile Kandil arasındaki mesafe 235 kilometre. Teröristleri havadan vurmak için Diyarbakır'dan kalkan uçaklar 450, Malatya'dan kalkanlar ise 626 kilometre sonra Kandil semalarına ulaşabiliyor. Kandil'in zirvesi 3 bin 500 metre yükseklikte. PKK daha çok 2.900 metre yükseklikteki vadileri kullanıyor. 10 kilometrelik bölgeye yayılmış kamp alanları fiziki yapısından dolayı doğal bir kalenin içinde. Her kamp birbirinin devamı katmanlar şeklinde konuşlandırılmış. Alttan başlayıp zirveye doğru çapraz şekilde kurulan kamp alanlarının bazılarına yer altı tünellerinden geçiş yapılabiliyor.
Kandil Dağı'ndaki PKK kamplarına karadan ulaşmanın tek yolu dağın güney yamacındaki vadi. 1.200 metre rakımda, 14 kilometre uzunluğunda ve 5 kilometre genişliğindeki vadi, dağdan çok net bir şekilde kontrol edilebiliyor. Zaten PKK bu vadiyi mayın ve tuzaklarla tam bir intihar alanına dönüştürmüş durumda. Uygun tepelerde sayıları 8 ila 10 arasında değişen militanların kaldığı kamplara yerleştirilen uçaksavarlar, füzeler, roketatarlar, ağır makineli tüfekler savunma amaçlı olarak kullanılıyor.Kandil sahası içindeki kamp sayısının ise 50 olduğu belirtiliyor. Bu kampların bazılarında 10 kadar terörist bulunuyor. Bunlar esasında barınma amaçlı kullanılıyor. Örgütün eğitim alanı olarak belirlediği terör kamplarının sayısı ise 15 olarak tahmin ediliyor. Kandil işte böyle bir yer. Askerin keyfinden oraya operasyon düzenlemediğini düşünenlere bir faydası olur diye yazayım istedim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA