Yıllardır magazin basınının çıkardığı Çeşme-Bodrum rekabeti, bu sezon Çeşme'nin galibiyeti ile açıldı. Ve tahmin ediyorum böyle de devam edecek... Herkesin ilk sözü 'Bodrum bitmez'. Tabii ki bitmez, hiçbir yer bitmez. Bir zamanlar İzmir Fuarı varken, podyum veya sinemadan veya radyodan gelen sanatçılar, ilk imtihanlarını buralarda verirlerdi. Aynı yeni ünlenen hanımların Bodrum kıyılarında boy göstermesi gibi.
Bu adeti Çeşme yok etti gibi. Bunların üzerine yanlış yapılaşması, fiyatların çok tepelere çıkışı, zenginlik sınırlarının çok fark atışı ile apayrı bir kulvara geçiyor Bodrum. Buna karşılık başta Alaçatı olmak üzere Çeşme otantik tatil beldesi konumunu başarı ile koruyor. İnanılmaz yeni evler, yollar, projeler artılarla ilerliyor. Ilıca'nın ilk zamanlarında inşa edilen ve bugünlerde çoğu, renuvasyonlarla harika görünümlere bürünen evlerin hemen hiçbirinde havuz yok. Buna karşılık yeni inşaatlarda havuzsuz ev yok. Cumartesi kurulan Alaçatı pazarı mesela hiçbir pazarla mukayese ve rekabet edecek cinsten değil. Gerek mal kalitesi, gerek fiyatları, gerek süper tezgahtarlarla bugüne kadar bulunduğum en renkli ve en zengin pazar. Genelde ev hanımlarının veya yardımcılarının katıldığı pazar adetlerini, 'Alaçatı pazarı' yıkıyor. Ailece gelinmesinin dışında gözlemelerin revaçta olduğu kahveler tıka basa doluyor pazar aboneleri ile. Kah kahvaltı, kah öğlen yemeğini yiyip alışverişlerine devam ediyor Alaçatı sakinleri.
Çeşme'nin en güzel özelliklerinden biri, hava atmak diye bir adet yok. Kimsenin marka t-shirt'ü, ayakkabısı, çantası kimseyi ilgilendirmiyor. Birkaç havalı tatilci haricinde böyle bir sadeliği bozan saçmalık yok. Belki herkes organik besleniyor, bundandır.
HACI MEMİŞ SOKAK
İki yıl evvel, size de zamanında çok bahsettiğim, içinde 'lavanta' restoranı işlettiğim Hacı Memiş. 'Buralara kimse gelmez' denilen bu sokak; bugün birbirinden özel, birbirinden şık restoran, kafe ve butiklerle bezenmiş. Herşey süper ama limitte bence. Artık yeni açılacak mekanlara pek iyi gözle bakılmamalı çünkü her zamanki gibi 'Aaaa buralar iş yapıyor, biz de açalım" dedikçe hem kendiniz hiçbir şey yapamıyor hem de eskilerin işine engel oluyorsunuz. Bizim zamanda turistik geziye çıkanlar bugün yemek yemeğe, alışverişe ve de dolaşmaya geliyorlar buralara.
Tüm Bodrum'da böyle otantik bir sokak yaratamadık. Dalyan, Ilıca, Alaçatı Port... O kadar çok mevkide o kadar çok beach var ki gitmeye günleriniz yetmiyor. Gelelim tatilcilerin en çok aradığı gece eğlencesine. Başta 'Port Alaçatı' yıkılıyor. Sadece bu mevkide Tektekçi (ki bir tek bu mekanın da hatırı sayılır bir restoranı var), Tren, Casablanca, Niyazi Balık, Albüm, Fersi Baba... Daha ne mekanlar...
YEMEK VE CANLI MÜZİK
Bugün, bu mekanlardan gittiklerimi anlatmak istiyorum. Bunlardan biri, Hande Yener'in sükseli bir açılış yaptığı bu yılın flaş kulübü Albüm'ün dev havuzunun karşı köşesinde olan Süreyya. Yemekli ve de canlı müzikli tek duraklardan. Mezelerle başlayan yemek, seçtiğiniz balık veya etle devam ediyor. 22.30 da sahne Deha'nın. Yıllarca öncesinden tanıdığım Deha devleşmiş. Süper bir sahne performansı. Çoğu starı tuş eder. Türkiye çapında kulüp işletmecilerinden Candan Topdemir geldi Bodrum'daki işini bitirmiş Port'taki 'Tren'in sahipleri ile... Biraz sonra eşi ile Demet Akalın, ardından güzeller güzeli Özlem Yıldız ve arkadaş grubu... Misafirlerden Tan ve Merve sahne aldı. Deha ile yaptıkları final süperdi. Gecenin başından sonuna kalite hakimdi. O da tabii ki Fatih Özbay'dan kaynaklanıyor. Öyle güzel bir nostalji yaşattın ki Hakan (Elyaban) ile sana yine geleceğiz Fatih.Madem Alaçatı Port'tayız devam edelim Çeşme'nin bu güzel tarafı ile. Geçen sezonlarda birkaç kez (hatta birinde Ajda ile gittiğim) Niyazi... Çok sevdiğim İzmirli grubumuzla sık sık yaptığımız yemeklerden, yaz başı davetimizi Defne (Atakan) önderliğinde bu güzel mekanda süper bir gece geçirdik. 2007'de Port adı ile açılan bu mekan geçen yıl 'Niyazi' olmuş. Leziz meze, ardından balığın en iyisini, en lezzetli şekilleri ile yiyebiliyorsunuz.
MUZNA'NIN İMZASI
Alaçatı'nın yeni yüzü 'Erendira' Butik Otel'e ve de lezzet durağı 'Lobster' restoranına geçiyoruz. Burası 170 yaşlarında 2 taş evin otel olarak restore edilmesi ve aralarında kalan 250 metrekarelik avlunun resto haline getirilmesi ile bu beldemize harika bir mekan kazandırdi. Mithat Okay ve Erhan Şahin gibi 2 başarılı ortağın açtıkları bu güzel butik otel ve restoranı benim sevgili arkadaşım Leyla Taşkın yönetiyor. Diyet beslenme olsun, füzyon mutfağı olsun lezzet kralı Ayvaz Usta mutfağı yönetiyor ve harikalar yaratıyor. Filiz Afacan buralarla ilgileniyor. Otel girişleri, otel odaları, bahçe... Tüm iç dizayn Hacı Memiş'te tanıdığım, hayranı olduğum 'kuş kafesi'nin zarif, yaratıcı sahibi Muzna Abdülhamit'e ait. İnanın kapıdan girdim, 'Burası Muzna' dedim.
"KAFAYI YEDİM!" ŞAPKASI
15 Eylül'de yürürken 'o ev'in önünde geçen yıllarda İstanbul Nişantaşı mağazasından bahsettiğim Emine Çizgenakat'ın NY'ta tasarım eğitimi görmüş kızı Müge, arkadaşları ile çok ilginç bir tasarım dükkanı açmış. Değişik dizaynlarda takılar haricinde, tüm parası hayvanları koruma derneğine giden kedi, köpek, vs hayvancıkların kolyeleri, benim de aldığım değişik şapkalar var. Şapkamın üzerinde yazı var, 'kafayı yedim'.
EKİP ŞAHANE
Bu satırları size Alaçatı'nın klasiklerinden meydandaki "Köşe Kahve"den yazıyorum. Harika bitki çayımı içiyorum, bu 10 yıllık buram buram Alaçatı kokan kahveden, çay servisinden, sakızlı ve kuru meyveli kurabiyeye kadar her şeyi ile otantik. Doğancan, sevimli ekibin en iyilerinden. Tomris Maravent'in kurduğu ekip çalışması, saat gibi gidiyor. Gülay Tokgöz eski Alaçatılı ve de bilhassa burada çok mutlu. Kahvaltı ve küçük atıştırmalar var ki (o küçükler bence çok iyi çok büyük tatlar) başta profiterol ve mereng, süper bir menü var. Umarım bu yazıyı ya 'Köşe Kahve'de ya da yakın bir yerinde okuyorsunuzdur. İyi pazarlar ve iyi bir hafta diliyorum.
TOPARLANMA ŞART
Tabii ki Çeşme'nin bu inanılmaz gelişimine ve başarılarına acil bir durma ve toparlanma gerekiyor ki inşaat yanlışları ile, anormal fiyat çıkışları ile, dengesiz alışverişleri ve de ünlendiği günden beri herkesin saldırısına uğrayan en karışık beldemiz Bodrum'a benzemesin. Otantik renkleri ve yapılaşması ile Alaçatı, Ilıca, Çeşme merkez, Dalyan, Şifne olarak kalsın. Bir iki çılgın gencimizin felaketle sonuçlanan hız deliliği olmasın, o ortalarda gezinen moda öncülüğü yapıyorum sevdasında olan hanımlarımızın gösteri yaptığı plajları olan tatil beldesi halinden kurtulsun (Cannes'da bile sadece 10 gün devam ediyor bu saçmalık), para babalarının gösteri sahnesi olmasın... Hani karşıya geçip; gezip, alışveriş edip, yiyip içip geri dönerken "Her şey harikaydı ve de ne ucuz, karşı sahil ya... Aynı balık, aynı meze nasıl olur" dedirtmesin. Kısacası Çeşme bu sezon tabiiliği, Alaçatı pazarı, o eski ve yeni başarılı restoran, bar, kafeleri ve de butik otelleri ve de güzel bir tatilci kitlesi ile sezona galip başladı rekabet varsa...