• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Önümüzdeki dönemin hayati önemi var HÜROL DAĞDELEN

Önümüzdeki dönemin hayati önemi var

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.04.2011, 00:00
Türkiye bir değişim çemberinden geçiyor; kırılan, dökülen, saçılan değerler yumağı da bu çemberin etrafını kuşatan zincirlerin her biri...
Bu yüzden ülkemde bir suskunluk, garip bir bekleyiş hakim...
Herkes pusuda, bu değişim sürecinin nasıl sonuçlanacağını, ülkenin gideceği rotanın nasıl seyredeceğini merakla bekliyor.
Çağdaş, demokratik, kişisel özgürlüğüne dayanan, baskı rejimlerinin sona ermesine yönelik bir değişim rüzgarı, elbette Türkiye'nin geleceği, ışığı...
Ancak pusuda bekleyen karanlık odaklar da var.
Bu nokta çok önemli.
İşte bu ortamda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görev yapacak milletvekillerini de büyük bir sorumluluk süreci bekliyor.
Cumhuriyet tarihimizde, kurucu meclis dışında, diğer dönemlerden daha mühim bir süreç bu.
Bu açıdan bakınca, Türkiye'nin kaderini belirleyecek bu kuşağın da çok önemli yetileri olmak zorunda; tehlikeyi önceden sezmek, uyarmak, önlem almak gibi...
Zira hassas bir denge var, ortada... Ülke, Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş bir geleceğe de yürüyebilir, karanlığa da yenik düşebilir.
Oysa ışığı kapatmamak elimizde.
***
Türkiye, yeni bir seçime hazırlanıyor, çok değil 2 ay sonra dananın kuyduğu kopacak. Yeni bir yönetim iş başına gelecek.
Partiler, milletvekilleri adaylarını belirledi... Hepsi de heyecanlı, istekli, alacağı sorumlulukların bilincinde...
Bundan yana sıkıntı yok.
Çoğu üniversite mezunu, ilkokul mezunu yok denecek kadar az... Mevki, makam sahibi, iş adamı da var aralarında...
Pratik, iş bitiren, gözü kara, ağzı laf yapan, girişimci de...
Umuyorum, liderler seçimlerini algı gücü yüksek, fikir ürüten adaylardan yana yaptılar, ince eleyip sık dokudular. İlk bakışta yıpranmış isimlerin listelerde yer almaması bunun ilk işareti olarak görülüyor.
***
Zira bu değişim sürecini doğru algılamak, ülkeyi her türlü tehlikeye karşı korumak ve Atatürk'ün çağdaş hedefleri doğrultusunda geleceğe taşımak, yeni dönem milletvekillerinin amacı olmalı...
Bunun için de sadece üniversite mezunu olmak yetmez; bilgi birikimi, proje üretme yeteneği, hedeflere ulaşmada netlik, yabancı dil bilgisi, halkın içinde yaşamada kararlılık gerek...
Çünkü yeni dönem milletvekilinin, meclis sıralarında kavga etmeye, kendini göstermek için lüzumsuz çıkışlar yapmaya hakkı yok.
Bilinçli, ne istediğini bilen, bulunduğu mevkiyi kendi çıkarına değil toplum yararına kullanan, toplum haritasına gerçekçi bakan, interneti sekretine bırakmadan kendisi kullanan, kültürlü, vizyon sahibi, hoşgörülü, pozitif enerji yayan, insan ilişkilerinde tutarlı, yaratıcı adaylar yeni dönemi sırtlayabilir ancak...
Değişim sürecinin doğru algılanması ve ülkeye hedefe götürecek ilişkilerin kurulması, ufku olan insanlarla çalışmakla mümkün çünkü...
***
Değişimin sancılı olduğu kesin ancak doğru tercih, bu süreçten çok yara almadan çıkmamızı sağlar.
Türkiye'nin yönetiminde söz sahibi olmak isteyen her milletvekili adayı, kuşkusuz vatansever...
Ancak, milletvekilliğine soyunan kişilerin artık mevki çıkarları yerine, geleceği doğru algılama yeteneklerini öne çıkarmaları gerek...
Önceki dönemden yıprananlar da, artık yeni isimlere yerini bırakmalı.
Dediğim gibi önümüzdeki dönem, çok önemli.

Affetmeyi bilmek...
Bir lise öğretmeni, günün birinde derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat tecrübesi yaşamak ister misiniz?"
Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler.
"O zaman" der öğretmen," Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin."
Öğrenciler bunu da yaparlar.
"Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın, hepiniz birer plastik
torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!"
Öğrenciler,bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah,hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır.
***
Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
"Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates
alın, o kişinin adını, o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun."
Bazı öğrenciler torbalara üçer beşer tane patates koyarken,
bazılarının torbalan neredeyse ağzına kadar dolmuştu.
Öğretmen kendisine; "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine
ikinci açıklamasını yapar:
"Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbalan yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıralarınızın üstünde, hep yanınızda olacaklar."
***
Aradan 1 hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez denileni yapmış
olan öğrenciler şikayete başlar:
"Hocam bu ,bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor, hocam patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar artık bana, hem sıkıldık, hem de yorulduk."
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
***
"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi,ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz,
Affetmeyi, karşımızdaki kişiye bir lütuf olarak düşünüyoruz,
halbuki affetmek, en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir."

GÜNÜN SÖZÜ
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer.
İçsen de tükenir içmesen de.
Bu yüzden hayattan tat almaya bak.
Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da...
Neyzen Tevfik



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA