• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
O bakışlarda artık hüzün var HÜROL DAĞDELEN

O bakışlarda artık hüzün var

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.04.2011, 00:00
Türkiye'de hep gözden kaçan bir gerçek var; köylerde, kasabalarda hayat... Ne yerler, ne içerler, nasıl yaşarlar, nasıl kazanırlar; sorunları, sıkıntıları var mı?
Bugüne kadar kaçımız bu soruyu sordu kendine...
Oysa Atatürk'ten almadık mı biz o emaneti... "Köylü milletin efendisidir" sözüyle...
Hangimiz onun bu kutsal emanetine sahip çıktık, koruduk, güçlendirdik?
İşte bu sorunun yanıtı, onların yaşamına tanıklık etmekten geçiyor. En azından bir tatil gününü, onların arasında geçirmekten...
Ben, arkadaşlarımla çıktığım bir dağ gezisinde, bir gerçekle yüzleştim, üzüldüm, bir vatandaş olarak kendimi suçlu hissettim.
Yani şu çocuk şarkısında olduğu gibi değil her şey...
Hani "Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür, gezmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür" sözlerini ezbere bildiğimiz...
Durum artık daha hüzün yüklü.
***
Bileseniz dostlar köyler ağlıyor; köylü artık moralsiz ve hüzünlü bakıyor.
Eskiden köylere, kasabalara her girişimizde, güleç yüzler bizi karşılardı, hatırımızı sorardı, şimdi artık ortalıkta kimsecikler yok.
Gençler terk etmiş bir kere doğup büyüdüğü toprakları... Ekmek parası kazanmak, hayatını kurmak için büyük şehirlere gittikleri bir gerçek...
Yaşlılar ise, hayatlarını kahvelerde geçiriyor.
Hele evler; hani o şehir kaosundan kurtulmak için, içinde bir gece yatmak için akıl almaz bedeller ödemeye hazır olduğumuz evler, yıkılıyor, yerle bir oluyor.
Görseniz öylesine hüzün verici ki durum... O tarihi, o Osmanlı, o Selçuklu mimarisi taşıyan güzelim yapılar harap halde...
Yıkılmış... Kaderine terk edilmiş... Cam-çerçeve kırılmış, dağılmış...
İçinde yaşayanı da var, in-cin top oynayanı da...
***
Daha çok Yıldız, Bozen, Yaylaçayırı ve Serçeören gördüklerimiz bu köyler... Balıkesir, Bursa hattında...
Gideceğimiz, belki bir gece çadırda kalacağımız Çataldağ'a ulaşmak amacımız...
İşte bu hatta yer alan köyler de, gerçeklerle yüzleştiğimiz yaşam alanları oluyor bizim... Hepsi de hüzün yüklü...
Karınca kararınca geçinmeye çalışan, hayata mutsuz bakan insanlar, biz çay içmek için, kahveye girdiğimizde ise etrafımızı çeviriyor, atalarından edindiği, o ser vermeyen bilgiç tavrını takınıyor, bizleri soru yağmuruna tutuyor ve hep bir ağızdan konuşuyor.
Yoksul hallerini unutup kendilerini güçlü göstermeye çalışıyorlar, kimseden şikayetleri yok, geçinip gidiyorlar işte...
Değerleri, evleri elden gidiyor belki ama 25 kuruşa çay içmek de mutlu ediyor onları...
Belki de bu yüzden, köylüler yürüyüş yapmaz, slogan atmaz; Anadolu'nun bağrıdır o... Şikayeti bilmez.
İşte bu yüzden, evleri üzerlerine yıkılsa da, camileri pırıl pırıl ve bakımlıdır.
Daha köye girmeden, kilometrelerce öteden farkedilen muhteşem camiler, sanki onun övünç kaynağı ve tesellisidir.
***
Hani hep iddia edilir ya, "Türkiye'de en fakir köyler Doğu'da, Güneydoğu'da" diye...
Bu gerçek değil, gözlerimle gördüm, tanık oldum. Ege köylerinin de, inanın Güneydoğu'dan farkı yok.
Yıkılmış, mutsuz ve çaresiz... Ve bu gidişata dur diyecek bir mekanizma da yok.
Köylü anlatmasa da ışığını veriyor. "Gelin görün halimizi" diyor o bakışlar... "Bize destek verin, gelirimizi artırın, yanımızda olun"u anlatıyor o tokalaşmalar...
Köyler kalkınırsa, biliyorum ki, toplumsal taban da güçlü olacak.
Bilinçli, ne istediğini bilen, soran, soruşturan bir kimliğe kavuşacak köyler, köylüler...
İşte asıl demokrasi de budur.
Sadece şehirliye değil köylüye de işleyen demirden verilen paydır işin özü...
İşte o zaman bu hüzün biter, hayat gelir köylerimize...

GÜNÜN SÖZÜ
Dünya düşünenler için bir komedi, hissedenler için bir trajedidir.
Hugh Walpole

Bilesiniz, Çorbacı Sebo, Çiğli'de...

İzmir'in önemli markasıdır Çorbacı Sebo... Çorbaları ve yemekleriyle bir ekoldür o...
1. Sanayi Sitesi'nde başlattığı hizmet ağını kısa sürede, İzmir'e yaydı; Güzelbahçe'ye, 1. Kordon'a şubeler açtı.
Lezzeti, nefaseti sundu İzmirliye... Sadece İzmirli mi? Çorbacı Sebo adını duyan ve İzmir'e gelen her İstanbullu, Ankaralı koştu Sebo'ya...
Markanın sahibi Sebahattin Özdemir'in dost canlısı kimliği, titizliği, haksızlığa isyanı da eklenince, bu şöhrete, ünü İzmir'i aştı.
***
Ancak yalnızdı, tek başına maddi ve manevi onca sorunla boğuşmak kolay değildi. Sıkıntılar boyunu aştı.
Küçülmeyi denedi; önce 1. Kordon'daki iki mekanını kapattı, ardından Narlıdere'de mekan açtı.
Ancak, orada da fazla dayanamadı.
Kemalpaşalıydı o, Örenli... Haksızlığa gelemezdi. Hakkını yedirmemek ve iyi hizmek vermek için çok çalıştı.
Ancak olmadı, ayakta duramadı.
***
"Çorbacı Sebo" markası, bitip gidecek mi derken, geçen gün Çiğli'den aracımla geçerken farkettim o bildik tabelasını...
Aracımı park edip hemen girdim mekandan içeriye...
O, yine çorbalarının başındaydı.
Beni görür görmez, yine o bildik dost sıcaklığıyla sarıldı boynuma... Hemen bir çorba söyledi, sonra da anlattı bütün olanları...
Nasıl zirveye yükselip tam para kazanacağı anda, kurduğu her şeyi yıkıp hayata yeniden nasıl başladığını:
Şimdi patron değil buranın bir çalışanıyım gazeteci kardeşim... Maddi ve manevi sorunlar beni yıktı. Biliyorsun, mücadeleyi bırakmam ama yalnız kaldım. Bu yüzden herşeyi geride bıraktım. Daha fazla bir şey sorma bana... Burada mekan açan dostlarım adımı kullanmak istediler, verdim, maaş da alıyorum. Çiğli Koop'ta bir ev tuttum. Hayata yeniden başladım. Ben böyle de mutluyum.
***
Çorbacı Sebo, şimdi tüm dostlarını bu mekana çağırıyor. Gidin bence, onun şen kahkahalarından ve o leziz çorbalarından mahrum kalmayın.
Bir de dostça bir gülüşe...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA