Twitter yetkilileri önceki gün başbakanlık ve TİB başkanlığı ile görüştü.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasalarına uyacaklarını, istenilen ip numaralarını vereceklerini ve Türk mahkemelerinin kararlarına tabi olacaklarını açıkladılar.
Peki bu niye oldu?
Tek sebebi var: Bir ülkenin yasaları onun ulusal egemenlik alanıdır. Hem o ülkede faaliyet gösterip, hem de o yasalara uymadığınız zaman, söz konusu ülkenin ulusal egemenliğini ihlal etmeye girişmişsiniz demektir.
Twitter hukuka uygun hareket etmekten başka bir çözüm olmadığını anladı ve işte bu yüzden Erdoğan'a ve onun temsil ettiği hukuğa biat etti.
Zaten, uluslararası hukuk anlamında da başka bir şansı yoktu.
PEKİ ANAYASA MAHKEMESİ'NİN SAYGINLIĞINA NE OLDU?
Bence çok yara aldı.
En komik olanı ise, Twitter'da Anayasa Mahkemesi Bakanı Haşim Kılıç adına sahte hesaplar açılıp dalga geçilmesi oldu.
Twitter troll'leri, Haşim Kılıç'a ayna tuttular ve tutarlık göstermek gerektiğini düşünüp, Twitter'dan mahkemelerin ip'lerini alamayacaklarını gösterdiler.
Yani Haşim Kılıç, bir anlamda kendi adına sahte hesap açılıp saçmalanmasının yolunu açmış oldu.
Hoş, troll'ler sevimliydi ve Haşim Kılıç'ı çok zor durumda bırakacak şeyler yazmamışlardı.
Ama yine de gösterilen ayna, Anayasa Mahkemesi ve başkanının ilk defa 'komik' duruma düştüğünü gösterdi.
Daha önceleri eleştirilen Anayasa Mahkemesi, tarihinde ilk defa espiri konusu olmuştu.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
Twitter'ın koruyucu bir kalkanı olduğunu varsayan ve buna güvenerek iftira, tehdit, küfür, şantaj, dezenformasyon ağını yürütenler birer birer deşifre olacak.
Arşivler açılacak ve bu suçluların ip adresleri birer birer talep edilecek. Bundan sonra küfür, tehdit, iftira, şantaj ve dezenformasyon faaliyetlerine girişecekler bilecekler ki, kimlikleri Twitter tarafınan Türk mahkemelerine verilecek.
HUKUK HER ZAMAN KAZANIR
Dünyaya büyük bir palavra atmışlardı: Ulus devletlerin sonu geldi, palavrası.
Ama dikkatle bakıldığında yaşadığımız süreçte ulus devletlerin ayakta kalıp, ulus devlet olmaktan uzaklaşan bütün devletlerin çöktüğünü gördük.
Dolayısıyla uluslararası anlaşmalar ile birlikte milli yasaların da güç kazandığı bir döneme girdik.
Amerika'da Amerikan yasaları, Fransa'da Fransız yasaları, Türkiye'de Türkiye yasaları gücünü pekiştirdi.
Nasıl Amerika'da yayın yapan bir Türk sitesi Amerikan yasalarına tabi ise, Türkiye'de yayın yapan internet sitelerinin de Türk yasalarına tabi olacağı gerçeği kabul gördü.
YA ULUSLARARASI HUKUK?
Ama bundan asla şu anlaşılmasın: Türkiye uluslararası hukuka karşıdır.
Hayır, Türkiye uluslararası hukuku destekler. Ancak kendisi dışında yazılan yasalara tabi olmayı kabul etmez. Uluslararası hukuk alanında da 'entegre' olmaz; yasa yapılma sürecine dahil olur, yani 'participate' eder.
İşte Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti hükümetinin sağladığı da budur.
Türkiye bir müstemleke değil; artık kural koyucudur.