• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ne olacak dış ticaret açığının hali? CAHİT SÖNMEZ

Ne olacak dış ticaret açığının hali?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01.03.2011, 00:00
71.6 milyar dolar ile 2010 yılını kapatan dış ticaret açığı bu yıla da hız kesmeden girdi. Ocak ayına ait dış ticaret verileri açığın daha da yükseldiğini gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu ve Gümrük Müsteşarlığı'nın yaptığı ortak çalışma sonuçlarına göre, bu yılın Ocak ayında ithalat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 44.3 artmış. İthalattaki bu yüksek sıçrayış sonrasında dış ticaret açığı da sadece 1 ayda 7.3 milyar dolara tırmanmış.
Son verilere göre ithalatın yüzde 74.1'i ara mallardan oluşuyor. Yüzde 13.4'ü sermaye mallarına, kalan kısım da nihai tüketim mallarına gidiyor. Ürün olarak ithalatın dağılımında "mineral yakıtlar, mineral yağlar ve müstahsalları" ilk sırada geliyor. Petrol ve ürünlerine yeterli düzeyde sahip olamadığımız için bunların ithalatı da kaçınılmaz oluyor doğal olarak. Ancak, ikinci sıradaki "kazan, makine" ve üçüncü sırada gelen "demir ve çelik" ürünlerinin yerli alternatiflerinin olduğunu kimse inkar edemez. İlginçtir, en çok ithalatı yapılan ilk 20 ürün içinde "inci ve kıymetli taşlar" da bulunuyor.

FASİT DAİRE
Aşırı sermaye girişlerinin TL'yi değerli hale getirmesi, ithal mallarının rekabet güçlerini sürekli artırdı ve yerli üreticilerin piyasadan dışlanmasına neden oldu. Ege Bölgesi'nde yüzlerce yerli ara mal üreticilerinin krizden önce kepenk kapattıklarını dün gibi hatırlıyoruz.
Sermaye girişleri sonrasında ortaya çıkan kur dezavantajı yüzünden ihracatçılar da kendi cephelerinden haksız sayılmazlardı. Düşen rekabet güçlerini korumak için ucuz ithal girdileri tercih etmek zorunda kaldılar. Daha açık bir ifadeyle kurlar yüzünden yükselen fiyatlarını baskılamak için Çin ve Hindistan'dan döviz cinsinden fiyatları düşen ithal malları kullandılar. Bu şekilde ayakta kalmaya çalıştılar.
Düşünün, yabancı sermaye giriyor, ulusal parayı değerlendiriyor, bu yüzden dış ticaret açığı ve doğal olarak cari açık ortaya çıkıyor... Sonra, biz "Bunda ne var" diyoruz ve yabancı sermaye ile finanse ediyoruz. Böylece daha çok yabancı sermaye ihtiyacı doğuyor. Yabancı sermaye girişlerinin yükselmesi ise cari açığı yükseltiyor. Yazarken bile başım döndü.

İKİNCİ SIRADAYIZ
Bu arada diğer gelişmekte olan ülkeler ne yapıyor?
Bazı üreticiler hariç onlar da bizim gibi petrolü ithal ediyor. Teknolojik ürünleri de... Buraya kadar benzerlik var... Ama sonuç kısmında ayrışıyoruz diğer gelişmiş ülkelerden. En büyük açık yüzde 8.5 ile Portekiz'in. Yüzde 6.4 ile ikinci sıradayız, bizi de yüzde 5.3 ile Vietnam ve yüzde 5 ile Yunanistan takip ediyor. En az bizim kadar büyüyen Latin Amerika ve Uzakdoğu Asya ülkelerinin bir kısmında çok düşük düzeyde açık var, bir kısmında ise fazla.
Peki biz neden bu noktadayız?
Çünkü, sorunları algılamada sorun yaşıyoruz. Daha doğrusu sorunu kabul etmek istemiyoruz. Bu yüzden öncelikle zaman kaybı oluyor ve bu arada sorun kronikleşiyor. Çözüm zorlaştığı için daha ağır bedel ödenmesi gerekiyor. Kaç yıldır cari açık sorun olarak görülmedi. Ya da ne sorunuymuş nasıl olsa yabancı sermaye ile finanse ediyoruz yaklaşımıyla geçiştirilmeye çalışıldı.
Kısmen sorun olarak görenler de olaya "ihracat artırılırsa dış ticaret açığı da azalır" düşüncesiyle çözüm getirmiş oluyor. Oysa ithalatın, ihracat üzerindeki etkisi kırılmadan bu çözüm yolu fasit daire çizmenin ötesine geçemiyor. Zira, ihracat için üretilen malın temel girdileri, ara mal ve hammadde gibi, ithal ediliyor. Dolayısıyla, ihracat yükselirken diğer taraftan ithalat da kaçınılmaz olarak yükseliyor.
Herhalde bu filmi daha çok seyredeceğiz...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA