Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) da çağa ayak uydurdu ve para politikaları uygulamalarında son yıllarda finansal istikrarı ihmal etmiyor. Bu amaçla esnek para politikalarına başvurarak yabancı sermaye akımlarının finansal piyasalar üzerindeki etkisini de kontrol etmeye çalışıyor. Faiz koridoru ve rezerv opsiyon mekanizmasını sermaye giriş ve çıkışlarına göre ayarlayarak TL'nin aşırı değerlenmesinin ya da değer kaybetmesinin önüne geçiyor. Örneğin, Fitch'in kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesi ile yabancı sermaye girişinde artış beklentisi inşa etti ve bu yüzden faiz koridorunun üst sınırını 50 baz puan aşağı çekti.
Merkez Bankası tarafından yılda 2 kez yayınlanan "Finansal İstikrar Raporu" geçen hafta perşembe günü kamuoyuna duyuruldu. Hem uluslararası hem de ulusal gelişmelerin yer aldığı raporun genel anlamda pozitif tespitler içerdiğini söyleyebiliriz.
ÖNE ÇIKANLAR
"Finansal istikrar çerçevesinde firmaların ve bankaların karlılıkları yükseldi, ancak kur riski taşıyorlar." |
* Kredi büyümesi finansal istikrar açısından istenilen seviyelerde gerçekleşiyor. Hatırlayacağınız gibi, geçen yılki rekor büyüme getiren "iç talep" tüketici kredileri ile ivmelendirilmişti. Tüketim çılgınlığının maliyeti 200 milyar TL civarında tüketici kredisi ve kredi kartı kullanımı ile milli gelirin yüzde 10'una gelmiş cari açık olmuştu. Tabii, bu gelişmeler doğal olarak finansal istikrarı tehdit etmişti. 2012 yılında krediler baskılanınca kredi hacmi artış oranı yüzde 40'lardan 15'lere kadar indi. Sonuçta bankaların kredi kompozisyonu 2012 yılı Eylül ayı itibariyle toplam tutarı 755.6 milyar TL olan kredilerin yüzde 67'sini firma kredileri ve yüzde 33'ü bireysel kredilerden oluştu.
* Bankaların yurtdışı yükümlülükleri artışını sürdürüyor. Bu yıl bankaların dışarıdan elde ettikleri yabancı kaynaklar yüzde 9.8 yukarı çıkmış ve 107 milyar dolar seviyesine ulaşmış. Bankalar çoğunlukla Amerika, İngiltere ve Almanya finans kuruluşlarından kaynak buluyor. Türkiye'nin notunun yükselmesi bankaların kaynak yaratma maliyetlerinin aşağı inmesine olumlu katkı yapıyor. Bankaların yurtdışından getirdikleri yabancı kaynakları TL'ye çevirip kredi plasmanı yapmaları ya da menkul kıymet almaları ile döviz açık pozisyonları doğuyor. Bu eklemeyi de yapalım.
BÜYÜME HIZI
* Cari açık bir taraftan gerilerken, finansmanında uzun vadeli borçların payı bu yıl içinde artıyor. 2012'de büyüme hızı yavaşladığından cari açık düşüyor paralel olarak. Bu zaten beklediğimiz bir sonuç. Finansmanı ise genellikle sıcak para ile yani kısa vadeli fonlarla yapılıyor. Ancak, Merkez Bankası'nın tespitine göre cari açığın finansmanı kompozisyonunda uzun vade lehine değişim gerçekleşmiş bu yıl içinde.
* Özel sektör borçlanma araçları her geçen gün büyüyor. Maliye'nin özel sektör tarafından ihraç edilen tahvillere vergi teşviki uygulaması gerek bankaların gerekse banka dışı şirketlerin sermaye piyasaları kanalıyla finansmana ulaşmalarını sağlıyor. Önceleri, bankaların ve kredilerin mali sistem içinde ezici ağırlığı vardı.
Sözün, özü bu yıl oldukça iyimser olan Merkez Bankası finansal istikrar açısından fazla sorun olmadığının altını çiziyor. Her fırsatta dile getiriyorum, büyüme hızının yüzde 8'in üzerinden yüzde 3'lere gelmesi cari açığın düşmesinde kritik rol oynadı. Seneye büyüme hızının yüzde 4'lere çıkması bekleniyor. O zaman cari açık nasıl bir trend izleyecek sorusu hayati önem taşıyor.