Altın fiyatlarının ilk aşamada 1.200 dolarlar civarında yeni bir patika oluşturmasına tam alışacaktıkki Suriye krizi çıktı birden. Tabi, altın için uygun bir iklim yaratan bu jeopolitik unsur altın fiyatlarının biranda 1.400 dolar sınırına kadar dayanmasını sağladı. Türkiye'de ise altın fiyatları hem küresel gelişmelere paralel olarak ivmelendi hem de kurların aşırı yükselmesiyle daha da yukarı gitti. Bir de Darphanedeki grev de eklenince gramı 90 TL'yi aştı.
Ayı tuzağı olarak tanımladığımız bu fiyat dalgasına ne yazık ki kapılan yatırımcılar da oldu. 2 yıl önce Ağustos ayında 110 TL'den almış yatırımcılar gibi şimdi kara kara düşünüyorlar. Akıllarında şu soru var: "91 TL'den almıştım, şimdi 86'lara geriledi. Zarar gram başına 5 TL iken satım kurtulayım mı? Yoksa yeniden yükselmesi için biraz daha bekleyeyim mi?"
Yanıt vermeye çalışalım...
Fedakar ABD Irak'a yıllar önce götürdüğü demokrasiyi Suriye'ye de götürme olasılığını masaya yatırınca ve gerçekten başlarda ne kadar ciddi olduğunu Senato Dış İlişkiler Komitesi'nden kararı geçirmek suretiyle kanıtlayınca, piyasa aktörleri paniğe kapılmış, halihazırda likit pozisyonlarını altına çevirmeye başlamışlardı. Diğer taraftan, Türkiye'de fiyatını ons fiyatı ile TL dolar kurunu kullanarak hesapladığımızdan dışarıdaki altın fiyatı kadar kurda etkili oluyor TL gram seviyesinde. İşte bu yüzden kurların fırlaması da altın fiyatlarının Türkiye'de daha fazla yükselmesine neden olmuştu.
JEOPOLİTİK RİSK AZALDI!
Ancak, kısa süre içinde altını yukarı iten unsurlar son günlerde ortadan kalkmış görünüyor. ABD, Suriye'ye yapmayı planladığı askeri müdahaleyi şimdilik rafa kaldırdı diyebiliriz. Bu yüzden siyasi ve ekonomik çalkantıların yoğun yaşandığı dönemlerde güvenli liman görevi gören altına riskler ortadan kalktığı için ihtiyaç duyulmayacak ve bu yüzden talep gelmeyecek.
Bu arada, kur 2.08 zirvesinden sonra Merkez Bankası'nın girişimleriyle 2.02-2.04 bandına indi. Bir de Başkan Başçı'nın öngörüleri doğrultusunda düşmeye devam ederse, TL gram fiyatı beklentilerimizin de altına gerileyebilir.
Madem yukarıda saydığımız konjonktürel unsurlardan artık altına fayda yok, asıl unsurlar devreye girip altın fiyatlarını yukarı itemez mi?
Asıl unsurların başında yatırım amaçlı altın talebi geliyor. Çin ve Hindistan dünya altın talebinin neredeyse yüzde 50'sini yapan ülkeler. 22 Mayıs'tan itibaren başlayan yabancı sermaye çıkışları sonrası en fazla olumsuz etkilenen ülkelerin başında Hindistan geliyor. Büyüme hızı, işsizlik oranı, cari açık ve enflasyon gibi bazı temel makroekonomik parametrelerindeki bozulma yetmiyormuş gibi bir de ulusal parası dolar karşısında yüzde 15 civarında değer yitirdi. Böyle bir resim karşısında alınacak önlemlerden bir tanesi de altın ithalatına vergi konması olabilir. O zaman Hindistan ister istemez altın ithalatını düşürmek zorunda kalacak.
HANGİ FAKTÖRLER
2 ülkeden sonra altın talebi üzerinde bir merkez bankaları iki borsa yatırım fonları etkili rol oynuyor. FED'in likidite enjeksiyonunu sonlandırmak için düğmeye basmaya hazırlandığı şu günlerde merkez bankalarının rezervlerinde altına değil, dolara ihtiyaçları olacak. Demek ki merkez bankalarından da hayır gelmeyecek. Borsa yatırım fonları zaten geçen yıl altın pozisyonlarını yüzde 66 yükselttikleri ve kar realizasyonlarına başladıkları için yeni pozisyon açma olasılıkları yakın zamanda görünmüyor. Mücevher altını unuttum sanmayın... Mücevher altın talebi de yoğun olarak gelişmekte olan ülkelerden geliyordu. Büyüme hızlarının düşmesi o kanaldan yapılan talebi doğal olarak aşağı çekiyor.
Sözün özü, altın saman alevi gibi Suriye meselesi ile yükseldi, müdahale olasılığı azalınca da söndü. Eğer Suriye yeniden alevlenirse altın da yükselir... Aksi takdirde diğer koşullar altını yukarı itecek güçte değil. Üstelik aleyhine gelişiyor. Zihninizdeki soruya yanıt vermeye çalıştım. Tabii ki karar sizin...