AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı Tuncay Bozkurt'un masasının üstünde Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu'nun iki kararı var.
Bu dosyalarda Karşıyaka Spor Kulübü'nün Ufuk Çam ve Serkan Kılıç isimli futbolcularla olan ihtilafı konusunda TFF Tahkim Kurulu'nun yaptığı başvurunun niçin reddedildiği yazılı...
AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı, "Böyle davalarda önce başvurucu harcı yatırılır, ondan sonra dava görülür" diyor ve ekliyor:
"KSK yönetimi böyle bir harçtan habersiz."
İşte Tahkim Kurulu'nun o kararları:
"Karşıyaka Spor Kulübü'nün, futbolcu Ufuk Çam ile arasındaki ihtilafa ilişkin Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'nun E.2010/513, K.2010/685 sayılı kararına karşı, E.2010/339 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. Yapılan inceleme neticesinde, başvuru dilekçesinin ekinde başvuru harç makbuzunun ekli olmadığı görüldü. Tahkim Kurulu Talimatı'nın 6/3 ve 7. maddeleri uyarınca 7 günlük süre içinde harcı yatırılmadan yapılan başvuruların reddi gerektiğinden, Karşıyaka Spor Kulübü'nün başvurusunun oybirliğiyle reddine..."
Tahkim Kurulu'nun diğer dosyası da Serkan Kılıç'a ait...
KSK yöneticileri bu dosya için de, "başvuru harcı" yatırmayı unutmuş...
Bunu ister bir unutkanlık, ister gaf kabul edin...
* * *
Tuncay Bozkurt bir hukukçu ve sıkı bir Kaf-Kaf taraftarı...
"Büyük Karşıyakalı Selçuk Yaşar'ın verdiği paralar, mirasyedi kafası ile har vurulup, harman savruluyor" diyor ve ekliyor:
"Bu belediye KSK'nin üstünden elini çekmelidir."
siyasetten
Kent konseyi deneyimi...
Kent konseyleri birçok ilde kendi ölçüleri içinde, birer yardımcı ve yol gösterici unsur olarak hizmet veriyor.
Bunları yorumlar izliyor ve çoğulcu demokrasinin gerekleri mini ölçüler içinde de olsa yerine getiriliyor.
Bu "kent konseyleri"nin çıkış noktası, Almiağa'da kurulan 'Kent Parlamentosu' ve fikir sahibi de Hakkı Ülkü...
***
Ülkü, "1994 yılında Türkiye'de ilk kez Aliağa Belediyesi olarak Kent Parlamentosu'nu kurmuştuk" diye başlıyor ve devam ediyor:
"8 komisyondan ve her komisyonun 20 kişiden oluştuğunu düşünürsek, belediye personeli dışından 160 kişinin doğrudan demokrasiyi solukladığı ve katılımcığı bizzat yaşadıkları, heyecan duydukları bir ortam oluşmuştu.
Hele çocuklardan oluşan komisyon öyle güzel işler yaptı ki...
Mesela, yeni kurduğumuz parklara süs lambaları koyuyorduk. Ancak kısa zamanda lambalar kırılıyor, bunu önleyemiyorduk.
Çocuk komisyonunu topladık, durumu anlattık ve kırılan her lambanın parasının belli bir bölümünün kendi aile reislerinden çıktığını, bunun nedeninin lambaların kırılmasından kaynaklandığını anlattık. O günden sonra çocuklar aralarında görev taksimi yaparak park yerlerindeki lambaların (bazıları ağabeylerinden dayak yese de) kırılmasını önlediler.
Bu çocuklar şimdi büyüdü.
Kimi iş sahibi oldu, kimi askere gitti.
Karşılaştığımızda o günlerin tatlı anılarını anlatıyorlar.
Hem bana, hem de yeni edindikleri arkadaşlarına...
Biliyorsunuz, yasası olmadan kurmuş olduğumuz kent parlamentosu daha sonra benim de parlamenter olduğum dönemlerde kent konseyi olarak yasalaştı."
bi dakka
Şaşkın sinek
Lokantadaki müşteri sinirli bir şekilde bağırdı:
"Garsooon! Bu ne razelet. Taskebabımın içinde sinek vaaar."
Müşterinin yanına gelen garson, pişkin ifadeyle cevap verdi:
"Ah beyefendi ahhhh! Bu şaşkın sinek her zaman böyle yapıyor. Aslında çorbadan çıkması gerekirdi, çok özür dileriz."
Cihan Demirci'den
fıkra
Tanıyormuş
Genç sekreter arkadaşlarından birine, patronun ona nefis bir kürk manto hediye ettiğini anlatıyordu.
Arkadaşı gülümsedi.
"Onunla aranda bazı ilişkiler olduğunu da itiraf etsene artık canım."
Genç sekreter bu iddiayı kabul etmedi ve ekledi:
"Katiyen. Ben sadece karısının arkadaşıyım, tesadüf bu ya metresini de tanıyorum."