142 yıllık belediyecilik geçmişi bulunan Bergama Belediyesi'nde bugünlerde değişim rüzgarlarının estiğini, Sarmaşık ekimizin yazarlarından Hürol Dağdelen, geçtiğimiz günlerde kendi köşesinde uzun uzun anlatmıştı.
Birçok ilklere imza atan belediye, şimdi yine bir ilke daha imza atıyor.
Bu ilki de ben yazmak istedim.
Bergama Belediyesi'nin kurumsal logosunun değiştirilmesi için bir yarışma düzenleniyor.
* * *
Diyebilirsiniz ki, "Ne var bunda. Sonuçta bir logo yarışması. Niye bir ilk olsun ki?"
Doğru.
Haklısınız. Alt tarafı bir yarışma.
Ama bu yarışmanın çok anlamlı bir özelliği var. Yarışmaya katılacak olan eserler, akademisyen ve bazı meslek odası başkanlarının katılımı ile değerlendirilecek ve ilk beş eser tespit edilecek.
İşte her şey, bu ilk beş eserin tespitinden sonra başlıyor.
Ne mi olacak bu ilk beş eser?
Bundan böyle Bergama Belediyesi'nin her türlü çalışmasında kullanılacak olan logoyu, tamamen halk seçecek.
Yani, esas jüri, Bergama halkı.
Oylama için her türlü teknoloji kullanılacak. İnternet üzerinden oy kullanılacağı gibi, belediye önünde ve Cumhuriyet Meydanı'nda kurulacak olan sandıklarda da oy kullanılabilecek.
* * *
Bergama'nın genç, dinamik ve yenilikçi başkanı Mehmet Gönenç şöyle diyor:
"Biz, katılımcı belediyecilik modelini benimyesen, şeffaf bir belediyeyiz. Her şeyimizi, bizi seçen halka sorma anlayışındayız. Bu yarışmada da son kararı, Bergama halkı verecek. Halkın kararına saygılıyız. Her gün biraz daha büyüyen ve gelişen Bergama'nın sahip olduğu tüm değerleri anlatacak logomuzu arıyoruz. Logo yarışmasına her yaş ve meslek grubundan tasarımcılar katılabilirler. Tüm tasarımcıları yarışmaya bekliyoruz."
Yarışma ile ilgili ayrıntılı bilgiler, www.bergama.bel.tr adresinde bulunuyor.
hayattan
Çarşı-pazar turu
Postal Memet, mahallenin fırıncısına:
"Sen de öteki imalatçılar gibi, ikramiyeli ekmek çıkaracak mısınz?" diye sordu.
Fırıncı Laz Musa'nın cevabı şöyle:
"Ben bu işi yıllardır yapıyorum. Yoksa gözün kör mü? Ekmeğin içinden çıkan sicim, kıl ve süpürge çöplerini görmüyor musunn?"
* * *
İkinci durak berber Jilet Rıza oldu.
Postal Memet sordu:
"İşler nasıl gidiyor?"
Cevap:
"Dikine tıraş yapmaz, kesip acıtmaz, kanatmazsam fena değil..."
* * *
Çorbacı Selim'e bir soru:
"Çorbadan para kazanıyor musun?"
Cevap:
"Türkiye'de bütün işler çorbaya döndü, bize de iş kalmadı.
* * *
Son sırada boyaci Sebo vardı.
Postal Memet sordu:
"İyi boyar mısın?"
Cevap:
"Siyasetçiler gibi göz boyamayı öğrensem, köşeyi dönerim."
Soyak Siesta, ulaşım fakiri
Soyak Siesta, Mavişehir'in marka kesimlerinden biri.
Ne var ki, bu sitede oturanlar Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım hizmetlerinden yararlanamıyor.
Soyak Siesta sakinlerinden Nail Ertürk yazıyor:
"Bu sitede 550 aile otıruyor. Yazın sıcağını çektik şimdi de kışın soğunu yaşıyoruz. Mavişehir istasyonuna bir besleme otobüs koysalar bir nebze sorun çözülecek. Köşenizde ilgilere iletirseniz bahtiyar oluruz."
laflama
* Kurt kocayınca, evlilik programlarının maskarası oluyor!
* Hayvancılığın bir "sürü" problemleri var yani!
* Hem vücutçu hem de kadın. Üf! Ne "diri kıyım" vücudu var yahu!
* Acaba ölünce, müşteri anketi yapan olacak mı?
* Hurdacılık işinde hile hurda olur mu be?
* Merak ediyorum. Başlıkparası verip evlenenler, boşanırsa parayı geri alabilir mi?
İbrahim Ormancı'dan
küpe
Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz.
Konfiçyüs
günün fıkrası
Biraz geç kalmış
Çapkınlığı ile ünlü delikanlı, o gün işe perişan vaziyette geldi. Üstü başı yıırtılmış, yüzü gözü morarmıştı. Arkadaşları çok merak etmişlerdi.
"Ne oldu birader bu ne hal?" dediler.
"Hiç canım... Bir gelini öptüm. Damat müthiş sinirlendi. Beni bu hale getirdi."
"Amma kaba adammış yahu... Nikahta gelini öpmek adettir. Senin bu halin ne?"
"Adettir de... Şey... Ben biraz geç kalmışım. Gelini nikahtan 6 ay sonra öpüverdim."