• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Pastacılar Kralı Pelit anlatıyor ERKİN USMAN

Pastacılar Kralı Pelit anlatıyor

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.08.2012, 00:00
İzmir'in üç sembolü var.
Bir: Saat Kulesi.
İki: Kadifekalesi.
Üç: Sevinç Pastanesi...
* * *
Konak'taki dolmuş durağından bir sahne...
Genç bir kız dolmuş şoförüne seslendi:
"Beni Sevinç'in önünde indirir misiniz?"
121 numaralı otobüs Konak'tan kalkar, Mavişehir'e gider.
Pasaport civarındaki duraklardan birinden biner yaşlı yolcu şoföre seslenir:
"Sevinç'te incem..."
İzmir'e gelenlerin ilk duraklarıdır Sevinç...
Bir başka deyişle:
"Aşıkların mekanı, yolunu kaybedenlerin pusulasıdır burası."
İşte bu "Sevinç'in mini öyküsü" Çamlıhemşin'de başlar, Kırım'a uzanır, oradan da İzmir'de noktalanır.
* * *
Sevinç Pastanesi kurucuları Şaban, Osman ve Kenan Pelit kardeşlerin ataları çok yıllar önce Rize Çamlıhemşin'den Kırım'a göç ederek yerleşti.
Pelitler Kırım'a çabuk intibak etti.
Bu bölgenin başlıca özelliklerinden biri de pastacılıktı.
Pelitler bu pastacılığa dört elle sarıldı, çok geçmeden bu mesleğin en ince noktalarına ulaştı ve Bolşevik ihtilali sonrasında bu defa Anadolu'ya dönüş göçü gerçekleşti.
Pelitler birer "Pasta ustası" olarak vatana dönmüşlerdi.
* * *
İlk pastanelerini Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde açtılar. Kiraladıkları iki katlı bina sahibinin "Sevinç" isimli küçük bir kızı vardı. Üç kardeşin bu kıza olan sevgileri pastanenin "Sevinç" adını almasına neden oldu.
Daha sonraki yıllarda da bu pastane, bu defa kendi adını Kenan Pelit'in kızına verdi.
* * *
Şimdi Kenan Pelit'i dinleyelim:
"Rusya'ya önce dedem Ali gitmiş. Ardından da kardeşleri...
Soçi, Yalta ve Sivastopol'da pastacılık yapmışlar. Orada fırıncılık zanaatını öğrenmişler. Moğho ve Kermençuk kentlerine de gitmişler.
Çok çalışmışlar ve Çamlıhemşinlilerin azmini ve becerisini oralarda sergilemişler. Biz yurda dönüşte Çamlıhemşin yerine gurbeti seçtik ve İzmir'in yolunu tuttuk. Burada önce Halim Albay'la Ülkü Pastanesi'ni kurduk. 1957'de Alsancak'ta Sevinç Pastanesi'ni açtık. 1959'da Gar Pastanesini de bünyemize kattık. Şaban ağabeyim pastacılığa çok meraklıydı. Yeni bir şeyler öğrenmeyi ve yaratmayı çok severdi. Daha iyi pastayı nasıl yapabilirim, diye sık sık İstanbul'un yolunu tutardı.
Biz İzmir'e geldiğimizde pastacılık diye bir şey yoktu. Kimse pastayı bilmiyordu.
İzmirliler pastanede dilimli pasta yemeyi, kremşantiyi, meyveli pastayı, bizden öğrendi. Milföy hamurunu bizden başka yapan yoktu. İlk biz yaptık, patentini başkası aldı. Biz o yıllarda her şeyden önce ailemizi ayakta tutmak için, aile birliğini çocuklarımıza, torunlarımıza ulaştarabilmek için çaba verdik."
* * *
Kenan Pelit, geçen zaman içinde mutfağa girmediğini vurgulayıp devam ediyor:
"Pasta yapmasını da unuttum sayılır. Zaten hiç sevmezdim. Ağabeyim çok severdi. Beni de zorla çalıştırırdı. Ama iyi ki de çalıştırmış."
Sevinç, o gün bugün ünlülerin de uğrak yeri olmuştu.
İzmir'e gelen devlet ve hükümet adamları, sanatçılar ve ünlü işadamlarının uğrak yeriydi Sevinç.
Hala da öyle ya...
Kenan Pelit, Dario Moreno ile ilgili bir anısını şöyle anlatır:
"Dario Moreno sık sık bize gelirdi. Pastanede özel bir köşesi de vardı. Her gelişinde oraya oturturduk. Gelişlerinden birinde o köşede oturuyorduk. Şu gruptan, bu gruptan olduklarını söyleyen bir grup musevi geldi. Şu kuşaktan, bu kuşaktan akraba olduklarını anlattılar. Bu adamlar gittikten sonra Dario Moreno derin bir iç geçirdi ve anlattı: 'Gençliğimde şu İzmir'de günlerce aç kaldım. Sokaklarda yattım, hiç akrabam yoktu. İsim yapınca bir sürü akrabam oldu. Hepsi ortaya akraba olarak çıktı. Şaştım kaldım bu işe' dedi ve okkalı bir kahkaha attı."
* * *
Ailenin ressam gelini Filiz Pelit anlatıyor:
"Kayıpederim Kenan Bey ve kardeşlerine bu başarılarından ötürü büyük hayranlık ve saygı duyuyorum. Pastacılık bizim için bir aile mesleği. Pelit ailesinde her bireyin farklı farklı meslekleri var. Mesela, benim eşim doktor, ailenin diğer bir ferdi de diş dokturu, ben de ressamım ama Sevinç Pastanesi hepimiz için buluşma noktası. Yani pastacılık bir aile geleneği. Yarım asrı aşkın. Bir aile şirketinin hiç kopmadan bu kadar yıl bağlı olması, dimdik ayakta durması çok büyük bir mucize. Sevinç Pastanesi, İzmir'e ilkleri getirdi. İzmir Pastacılık kültürünü Sevinç'le tanıdı. Türkiye'de pastacılığı başlattı."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA