yarıklardır bunlar.
Uyarıyı yapan da, Avrupa Birliği'ne çeşitli kalkınma projeleri üreten bir uzman olan Hakan Gürsu...
Balçovalıların adını "Kabaoğlu Çeşmesi" koydukları bölgedir burası.
Körfez güzelliklerinin keyifle seyredildiği yer.
Yer yer yarıkların peydahlandığı bu bölge, Balçova Belediyesi tarafından "2 No'lu Afet Sonrası Çadırkent" ilan edilmiş ve her türlü yerleşime kapatılmıştı.
***
Hakan Gürsu bu yarılma ve kaymaların Balçova'yı ciddi biçimde tehdit ettiğini vurguluyor ve ekliyor:
"Buraya yeterli sağlamlıkta istinat duvarları inşa edilmediği sürece Balçova tehdit altındadır. Görevlileri uyarıyoruz..."
* * *
Gürsu'nin verdiği bilgilere göre, bu alan Bakanlar Kurulu'nun 1981 yılındaki 4162 sayılı kararıyla da erozyon ve kayma alanı olarak değerlendirilip ileri derecede riskli görüldüğünden ötürü; "Afete Maruz Bölge" ilan edilmişti.Ne var ki, şimdiye kadar alınmış çifte yasak kararına rağmen, bu tehlikeli bölgede kaçak da olsa imar kımıldanışları da gözleniyor.
İşte bu aşamada, Hakan Gürsu'dan bir öneri:
"Önemli bölümü şahıs arazisi olarak görülen bu kesimdeki yanlıştan süratle dönülmesi ve daha emniyetli başka bir yerleşim alanının aynı amaç doğrultusunda tahsis edilmesini sağlamak şarttır."
hayattan
Bir maden suyu öyküsü
Türkiye'nin en kaliteli maden sularından birinin İzmir'de üretildiğinden haberiniz var mı?
Kim üretiyor bu maden suyunu?
Cevap şöyle: Zabunoğlu Ailesi.
Ege'de özel sektörün 1972'de kurduğu ilk maden suyu fabrikasıdır bu. Hikayesi de oldukça ilginç.
O yıllarda İzmir'de inşaat işi ile uğraşan Ali Bey, Bornova'da bina yapmak üzere bir arsayı incelemeye gitmiş, yanında bulunan arkadaşı gürül gürül akmakta olan suyu görünce "Boş ver bina inşaatını, sen buraya suyu değerlendirecek bir fabrika kur" demişti.
Zabunoğlu'nun kafasında şimşekler çakmış ve aklına memleketi Kula'da yıllardır boşa akan o değerli su gelmiş.
Altın değerinde su, maden suyu...
Sonra, Ankara'ya giderek gerekli izinleri almış ve maden suyu üretimi için kolları sıvamış.
1989'da Kemal Zabunoğlu babasının temellerini attığı fabrikanın idaresini üstlenmiş ve fabrikanın saatte 800 şişeleme kapasitesini bugün 65 bine çıkarmıştı.
Başarılı ve ileri görüşlü işadamı Kemal Zabunoğlu, ağabeyi İbrahim Zabunoğlu ile ailenin üçüncü kuşaktan temsilcisi Yiğit, hep birlikte Kula Maden Sularını hem ülkemizde hem de dünyada zirveye taşımak için çalışıyorlar.
Şimdi hedef, saatte 100 bin şişe...
pazar gırgırı
P'nin esrarı
Temel Cemal'e sordu:
"Bu cün öğleye çok güzel bir şey yedum, pil pakalum
bu nedur?"
"Ola ne pileyum?"
"Pi golayluk edeyüm sana. Yeduğum şey (P) ile başlayi..."
"Pilav"
"Yok..."
"Pirasa..."
"Yok..."
"Pasturma..."
"Yok..."
"Eeee! Pilemedum sen söyle."
"Pamya..."
laflama
* Asla sana VEDA etmeyecek birisine yaşamını FEDA etmez misin? Ben şahsen ettim gitti!
* Artık sen sapına kadar değil, ZAP'ına kadar erkeksin. Oturmuşsun televizyonun başına, o kanal senin, bu kanal benim. At elinden o kumandayı!
* Bazıları ahkam kesiyor ya. Yok koyun gibiymişiz. Dünyada inanmam. Şöyyyyle sevdiğimizle bile; koyun koyuna yatamıyoruz. Kim koyunmuş ya?
* Kızımızı; ne doktorlar, ne mühendisler, ne mimarlar istedi. Vermedim. Vere vere ilkokul mezunu bir müteahhite verdim. Doktorlar, mühendisler, mimarlar emrinde. Kızım her gün bana telefon açıp "Allah razı olsun babacığım" diyor!
* İnsanlar artık düşüncelerini beyan etmekten çekinir oldular. Felsefe şu; Karda yürüyeceksin; İZM'ini belli etmeyeceksin!
İbrahim Ormancı'dan