• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Her şeye rağmen hukuk devleti

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.12.2009, 00:00
Son günlerde iç içe geçmiş çelişkilerle dolu birçok olayı birlikte yaşıyoruz. Bunları ayrı ayrı ele alıp yorumlamaya hiç gerek yok. Birbiriyle çelişen iki gelişme üzerinden Türkiye'de yaşanan müthiş savaşı anlamaya çalışalım. Bunlardan birisi Ergenekon çetesinin ipliğini pazara çıkaran iki gazetecinin mahkemeler marifetiyle susturulmak istenmesidir.
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar ve Taraf muhabiri Mehmet Baransu yaptıkları haberler ve yazdıkları kitaplar yüzünden cezalandırılıyorlar. Şamil Tayyar'ı Ankara'da gazetecilik yapan herkes iyi tanır. Ülkesini milliyetçi hislerle seven bir insandır. Bunun yanında gerçek bir gazetecidir. Başından beri Ergenekon davasını en iyi o takip etti. Özel olarak dava dosyalarından belge aşırmadı, ortaya dökülmüş olan belge ve bilgileri herhangi bir kimsenin ulaşabileceği yollardan edindi ve bunları anlamlı biçimde sıraya koyarak yorumladı. Bu yorum da kitap haline geldi. Temiz, dürüst, bilgilendirici ve gelişmeleri anlamamızı yarayan bir kitap. Ancak kitabın gücü belli mahfilleri çok rahatsız etti. "Kral çıplak" demişti Şamil Tayyar. Ne acıdır ki yargıda Ergenekon çetesinin uzantıları var ve canhıraş bir biçimde adamlarını korumaya çalışıyorlar. Bunu da Şamil gibi gazetecilerin canını yakarak yapıyorlar. İki yıl ceza aldı Şamil.
Mehmet Baransu'nun başına gelenlere bakın. Ona da aynı tezgah. Askerler istedi diye savcı, üstelik haberi doğru çıkmış bir gazeteciyi tutuklattırmak istiyor; Allah'tan bu ülkede hakimler var da bu oyunu bozuyor ve Mehmet Baransu serbest bırakılıyor.
***
Bu tablonun tam tersini önümüze koyan başka gelişmelerde yaşanıyor bu ülkede. Onlar da bize vatandaş olmanın keyfini yaşatıyor. Bülent Arınç'a suikast soruşturması yargıyı Seferberlik Tetkik Kurulu'na kadar götürüyor. Bu arada bir düzeltme yapmak istiyorum. Sözü edilen bu yer Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın yani "bordo bereliler"in karargahı değil. Burası ayrı bir birim. 1996 yılında Genel Kurmay kendi sitesinde bu birimi lağvettiğini duyurmuştu. Demek ki bu tasfiye yalancı bir tasfiye imiş. Soğuk savaş döneminde NATO uygulaması olarak kurulan gladyo türünden bu yapılanmayı muhafaza etmiş.
İşte şimdi savcıların ve hakimlerin bastıkları yer burası. Ben Özal'a suikasttan Uğur Mumcu'nun öldürülmesine kadar bir dizi faili meçhul cinayetin çözüm ipuçlarının burada ortaya çıkacağına inananlardanım ve üstelik bu fikrimin oluşması çok eskilere kadar gider. "Burası nasıl bir yer" diye merak edenlere Bülent Ecevit'e iki kez suikast tertip eden, Çorum ve Kahramanmaraş olaylarını organize eden yerin bu yer olduğuna dair çok kuvvetli şüphelerin olduğunu ifade etmekle yetinelim. İşte şimdi burası Türk hakimlerinin ve savcılarının, yani hukukun denetiminde. İlk gidildiğinde hakim ve savcılara bazı odalar hem de zor kullanarak açılmadı. Ama hukuk en büyük güçtür; hakim kapıları mühürletti ve ertesi gün tekrar geldi, o sözüm ona "kozmik odaları" yargının bilgi ve denetimine açtı. İşte büyük Türkiye böyle ortaya çıkacak. Hukuktan daha büyük bir güç olmadığı gerçeğine herkes boyun eğdiği zaman.
"Devletin milli menfaatleri" adı altında vatansever insanlara suikast tezgahlayanlar tarihe karışıp gidecekler.
O kozmik odaların kapılarını hukukun denetimine açan hakim ve savcılar ise bizim bu ülkenin korkusuz, devletlerinden emin ve gururlu vatandaşları olarak yaşamamızın yolunu açacaklar.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI