• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Bu günleri de gördük ya...

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09.01.2010, 00:00
Atatürk'ün Antalya ve civarında hak iddia eden İtalya Başbakanı Mussolini'ye, İtalya Büyükelçisi aracılığıyla gönderdiği, "Başvekiliniz Duçe'ye söyleyiniz, bana çizmelerimi giydirmesin" mesajı, benim zihnime kazılı olan gurur verici bir devlet adamlığı davranışıdır.
Nitekim o sözden hemen sonra Mussolini, bütün iddialarından vazgeçmiştir. Aynı şekilde Menderes döneminde yaşanmış bir olay aynı devlet adamlığı damarının sürdüğünü gösteriyor.
Olay şudur: İngiltere yaşı ileri ve pervaneli uçakların Londra Havaalanı'na inmesini yasaklamıştır. Bu arada Türk uçaklarının da "Londra Heathrow Havaalanı'na inemeyeceği, 300 kilometre ilerideki bir askeri havaalanına ancak inebileceği" bildirilir.
Menderes Hükümeti hemen karar alır: "Bütün İngiliz havayollarına ait uçaklar bundan böyle Bandırma Askeri Havaalanı'na inecektir."
Yaklaşık 6 saat sonra İngiltere'den cevap gelir: "Heathrow'la ilgili sınırlama Türk uçaklarını kapsamamaktadır."
Sorun "tatlılıkla" çözülür.
***
İlginçtir, neredeyse son elli yıldır milli gururumuzu okşayacak, bize devletimizin gücünün seviyesine dair fikir verecek yukarıda anlattığım türden olaylar yaşanmıyor. Bu türden anekdot sıkıntımız var bu dönemle ilgili. Bunun elbette nedenleri var. 1960 askeri darbesi bu ülkenin insanını da devlet hayatını da devlet adamı profilini de "iğdiş" etmiş bir felakettir.
Başka sebepleri de olabilir ama ben ağırlıklı olarak 27 Mayıs'a bağlarım bu bozulmayı. Son dönemlerde yaşadığımız bazı olaylar Türkiye olarak yeniden üst perdeden konuşmaya başladığımızı, hakkımızı hukukumuzu koruma konusunda hiçbir kompleksin içine girmediğimizi gösteriyor bize. İşte bir örnek: Geçtiğimiz günlerde Bulgaristan Devlet Bakanı, "1910'da Türkiye'den Bulgaristan'a göçen Bulgarların mal-mülklerine karşılık Türkiye'den 10 milyar dolar isteyeceklerini" açıkladı. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu hemen bir açıklama yaptı ve "Göçler çift taraflı olmuştur, bu yaklaşımı yanlış buluyoruz" dedi.
Bu açıklamanın ardından Bulgaristan'da kıyamet koptu. Türkiye gibi yükselen bir ülkeyle arasını bozmak istemeyen Bulgar Hükümeti, iddia sahibi Bulgar bakanı ağır bir biçimde azarladı. Bulgar bakan hemen şu açıklamayı yaptı: "Bilmediğim bir konuda konuştum ve büyük bir gaf yaptım."
***
Yıllarca güçlü devletlerin başka ülkelerdeki vatandaşlarına sahip çıkmalarını hayranlıkla izlemişimdir. Örneğin, bir Fransız vatandaşının bir başka ülkede burnu kanasa kıyameti koparıyor Fransızlar. Diplomatlar devreye girer, notalar verilir, görüşmeler yapılır filan. Doğrusu ben Türkiye'nin bir Türk vatandaşı için bir başka ülkeye nota verdiğini hiç duymadım. İlk kez dün gördüm böyle bir olayı. Norveç'in başkenti Oslo'da yaşayan 63 yaşındaki bir Türk kadını kalp krizi geçiriyor. Oğlu bağırarak ambülans çağırıyor. Bu arada Norveç polisi kadının oğlunu, sadece bağırdığı için, acımasızca dövüyor. Bu yüzden ambülans geç geliyor ve Döndü Tulum ölüyor. İşte Türkiye bu olayın peşine düşüyor ve Norveç'te yaşanan bu zalimliğin hesabını soruyor. Bunun için de Norveç'e bir "nota" veriliyor. Bu gelişmeler bende iyi duygular uyandırdı. Anlıyorum ki "Türkiye eski Türkiye değil" diyenler pek de yanlış demiyorlar.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA