Ortada artık doğruluğu Genelkurmay tarafından dahi kabul edilen bir darbe planı var. 29 general ve 133 subay oturmuşlar detaylı bir hükümet devirme planı yapmışlar. Her şey gün gibi ortaya çıktı. Planların nasıl uygulanacağı, camileri kimlerin nasıl bombalayacakları, kimin başbakan ve bakan olacağı ayrıntılı bir biçimde tasarlanmış. Bu arada bir başka belge daha göze çarpıyor. Bu planları hazırlayanlar bir de "yararlanılacak gazeteciler" ve "tutuklanacak gazeteciler" başlıklı iki belge hazırlamışlar. Ben gazetecilerin kategorize edildiği belgeler yayınlandığında önce Taraf Gazetesi'ne kızdım. Çünkü geçmiş yıllarda bazı gazeteciler askerlerin bulaşık işleri yüzünden mağdur olmuşlardı. Ama sonra Taraf Gazetesi'nin çok doğru yaptığına kanaat getirdim. İki sebepten: Birincisi bu iş daha öncekine hiç benzemiyordu. Mehmet Ali Birant ve Cengiz Çandar'a yapılan düpedüz Çevik Bir ve çetesinin provokasyonuydu. Şimdiki olay ise hiç öyle değil. O "yararlanılacak gazeteciler" zaten senelerdir kendilerinin ne kadar "kullanışlı" olduklarını gösterip durmaktalar. İkinci olarak, o 137 kullanışlı gazeteci bu listede olmayı içlerine sindiremiyorsa, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi çıksınlar, "Darbecilerle olmak vatan hainliğidir" diye açıklama yapsınlar. Ben şahsen böyle bir beyanı herkes için yeterli bir güven nedeni sayarım. Ama hem "kullanışlı gazeteci" listesinde yer alıp hem de hala utanmadan "Denizaltı Anıtkabiri bombalayacak" diye soytarılıklar yapan "büyük yazar!"ların yüzsüzlüklerine de karnımız tok. Allah büyük işte, kafanıza "bidon"u böyle geçirir. Çok tuhafıma giden hususlardan birisi de şu: bu darbe için "kullanışlı" 137 gazetecinin içinde birçok da Yeni Asır menşeli gazeteci var. İsimleri lazım değil, ancak Yeni Asır gibi demokratlığı ile bilinen bir gazeteden yetişip de nasıl ve neden o listeye girdiler anlamak zor. Herhalde 1990'larda başlayan ve 28 Şubat'ta Yeni Asır'ın da içine bulunduğu grubu savuran fırtınada bu savrulmalar oldu. Onlar adına üzüntü duymamak mümkün değil.
Bir statüko karargahı: Anayasa Mahkemesi
Tam da "Balyoz" darbe planının bütün ayrıntılarıyla dökülüp saçıldığı gün AYM darbeci askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını mümkün kılan yasayı iptal etti. Bu iptal talebinin statükonun parti ayağını oluşturan CHP'den geldiğini hatırlatalım. Bu kararla artık anlaşılmıştır ki bu mahkeme elindeki ideolojik şemaya göre karar veren insanlardan mürekkep bir heyettir. Bu mahkemeden asla hukuk çıkmaz. Üstelik şaka gibi ama aynı gün askeri mahkeme Şemdinli'de bir cinayete karışan askerleri sivil yargıya gönderdi. Anlaşılan o ki bu mahkemedeki yargıçlar kendilerini bir hukuk adamı gibi değil bir direniş örgütü üyesi gibi görüyorlar. Hayatın, çağın ve çağdaşlığın ve tabii demokrasinin çok gerisinde kalmış AYM'ne kızmanın, eleştirmenin hiç ama hiçbir manası yok. Yapılması gerek bu mahkemeyi tarihe gömmek ve yerine kararlarını ideolojik zihniyetle değil hukuk zihniyetiyle alan yeni bir üst denetim organı oluşturmaktadır. Bu işi yapacak olan da TBMM ve tabi her iradenin üstünde olan kaynak iradenin sahibi Türk milletidir.