Bazıları Türkiye'nin çok karıştığını, hatta kaos yaşadığını söylüyor. "Niye?" diye sorduğumuz vakit, "Görmüyor musun Ergenekon davasını, Erzincan davasını, insanlar tutuklanıyor durmadan" filan diyorlar. Bu grup da ikiye ayrılıyor. Birincisi, her salı günü televizyonlarının başında Deniz Baykal'ın grup toplantısını izleyen ve Baykal'ın söylediklerine inanan iyi niyetli, zavallı CHP'liler. Onlara bir diyeceğim yok. Diğerleri ise, yüreklerinde darbe özlemiyle yanıp tutuşan hasta ruhlu tipler. Onlar gelişmelerden en çok rahatsız olanlar. Çünkü yarasa gibidirler, aydınlıktan nefret ederler.
Oysa Türkiye'de ne karmaşa ne de kaos var. Türkiye 85 yıllık tarihi boyunca hiç bu kadar hukukun işlediği şeffaf bir ülke olmamıştı. Bu ülkenin bünyesine sirayet etmiş ne kadar habis ur varsa, yargı ilk kez bunları söküp çıkartıyor. Bu kadar ağır bir ameliyat elbette sessiz olmayacaktır. Bugün vatanını milletini seven her iyi niyetli Türk'ün kendini mutlu hissetmesini gerektiren olaylar yaşıyoruz. Çocuklarımız ve torunlarımız, bizi dünyaya rezil eden eşkıya darbeleri yaşamayacak artık. Uğur Mumcu'ların, Bahriye Üçok'ların, danıştay hakimlerinin öldürüldüğü karanlık cinayetler dönemi bitiyor. Karanlık işler planlayanları hukuk ve yargıçlar tavşan gibi kulaklarından yakalayıp yargılıyorlar. Her şey ama her şey aydınlanıyor, gün ışığına çıkıyor.
***
Örneğin, "AK Parti'yi ve Gülen'i Bitirme Planı" daha birkaç ay önce neydi? "Bu bir uyduruk kağıt parçasıdır" diyordu Genelkurmay Başkanı, öyle değil mi? Peki şimdi ne oldu? Dün bizzat Türk silahlı Kuvvetleri bu yasadışı korkunç belgenin gerçek olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Askeri savcılık Albay Dursun Çiçek hakkında tutuklama talep etti. O "ıslak imza"lı belgede neler vardı, bir hatırlatalım ister misiniz? Fethullah Gülen cemaatini silahlı bir terör örgütü haline getirmek için evlerine silah konması, gayri Müslimlere suikastlar düzenlenip bu suçların AK Parti'nin üzerine atılması. Sahte din hocalarının devreye sokulması. Ve daha akla ziyan onlarca provokasyon.
Örneğin, Balyoz Darbe Planı. Başta Deniz Baykal olmak üzere İzmir'in işadamı kılıklı kodamanları dahil, birçok insan bu plana "uydurma" dedi mi demedi mi? Dedi. Sonra ne oldu? Cumhuriyet savcıları ve hakimleri 40'a yakın muvazzaf ve emekli subayı tutukladı. Siz bunca subay tutuklanmışken içlerinden benim hep duymak istediğim "Biz masumuz" diye bağıranı duydunuz mu? Koca koca paşalar başları önde kaderlerine boyun eğiyorlar. İnşallah suçsuz çıkarlar, ancak tablo pek öyle görünmüyor. Bakın daha birkaç gün önce 1. Ordu Askeri Savcılığı'nın tayin ettiği bilirkişi bir rapor yayınladı. Raporu hazırlayan bir kurmay binbaşı. Ne diyor raporda? "Balyoz Darbe Planı bir askeri savaş senaryosu değil, hükümeti devirmeyi amaçlayan bir darbe planıdır." Bunda anlaşılmayacak bir husus var mı?
***
Ey İzmir'in Atatürkçüleri... Ey Ege'nin hem demokrat geçinip hem de darbe sever politikacıları... Ey Ergenekon muhibbi Ahmet Ersin... Ey yüz yüze gelince çağdaşlığı, demokratlığı, batılılığı kimseye bırakmayan gericiler. Yukarıdaki satırları ben uydurmuyorum, bunlar gazete manşetlerine ve resmi açıklamalara dayanıyor. Siz ki daha düne kadar bütün bunların uydurma olduğunu söylüyordunuz. Çok merak ediyorum, şimdi ne düşünüyorsunuz? Hiç sesiniz çıkmıyor da...