• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Gizli iktidar

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.03.2010, 00:00
CHP'nin bir türlü iktidar olamadığını yazıp çiziyoruz hep. Bu nedenle de eleştiriyoruz. CHP'nin ebedi muhalefet durumu, diğer ifadeyle iktidar olamaması sandıktan çıkamaması anlamında doğrudur. Ancak, ülkenin gerçek iktidarının kim olduğu hususunda sanırım hepimiz çok boş şeyler yazıp çiziyoruz. Perşembe günkü Taraf Gazetesi şahane bir manşet atmış.
'Mahkemenin Başbakanı' diyordu Deniz Baykal'a. Zihnimizde taşları yerli yerine oturtan müthiş bir manşet bu. Öyle ya, bu ülkede yapılacak her icraatın iznini Baykal'dan almanız gerekiyor. Söz gelişi bir özgürlük sorununu çözeceksiniz, burada esas olan sizin ve halkın özgürlük beklentisinin ne olduğu değildir, esas olan Deniz Baykal'ın bunu kendi siyasi pozisyonu için uygun görüp görmediğidir. Mesela bir anayasa değişikliği yapmak istiyorsunuz. Milli iradenin karargahı TBMM'de 411 oyla kabul olunabilir bu değişiklik. Bu demokratik sürecin ve sonucunun hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur, biliyor musunuz? Çünkü Baykal, TBMM'nin bu konuyla ilgili iradesini beğenmediği anda Anayasa Mahkemesi'ni harekete geçiriyor. CHP ve Baykal, Anayasa Mahkemesi'ne kapısında göründüğü vakit o işin akıbeti bellidir artık. Çünkü Anayasa Mahkemesi son kararlarıyla görülmüştür ki CHP ile açık bir amaç ve ülkü birliği içindedir. Bu simbiyotik ilişkinin başka izahları da var da, geçiyorum, çünkü yüksek hakimler durmadan benimle ilgili dava açıyorlar, memlekette sözüm ona sivil darbe var ya hani!
***
Yukarıdaki ilişki ve sistemik işleyiş bize neyi gösteriyor? Aslında Türkiye'de mahkemelere yön veren, TBMM'nin yasama yetkisini istediği gibi veto eden, tüm sistemi denetimi altında tutan sandıktan çıkmış iktidar değil, ana muhalefet partisi CHP'dir. Bu bir gizli iktidar halidir. Bu arada günlerdir Türkiye'nin bir sivil vesayet tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu yazıp çizenlerin bu durumdan hiçbir rahatsızlık duymamaları da ilginçtir. Bu durumun bir ilginçlik arz etmesi bir tarafa burada bir de ahlakilik sorunu vardır. Düşünebiliyor musunuz, demokrasi ve sivilleşme adına TBMM'nden çıkan her yasa veya anayasa değişikliği "CHP artı yargı eşittir statükonun devamı" şeklindeki formülasyonun ve koalisyonun duvarına tosluyor. Bunun demokratik ve güçler ayrılığı ilkesinden kaynaklanan doğal bir sistem denetimi olduğunu hiç kimse iddia edemez. Edemez, zira milli irade kaynaklı her girişime düşmanca bakmak ve Meclis kararlarının içindeki demokratik özü bir tehdit olarak görmek bu girişimlerin temel motivasyonudur. Zaten CHP'nin ve yüksek yargının söz konusu anayasa değişikliği girişimine böylesine bir tepki göstermelerinin altında yatan duygu da bununla ilgilidir: CHP ve yargı gizli iktidarlarını kaybetmek istemiyorlar. Baykal açısından durum daha da nettir: Yarı şaka yarı ciddi söyleyelim, anlaşılıyor ki Deniz Baykal tam da bu nedenle CHP'yi sandıktan çıkma bir iktidar yapmak gibi zorlu uğraşlara girmiyor. Bürokrat elitlerle kurduğu ittifaklar üzerinden "çakma" gizli iktidarlar onun için daha kullanışlı bir iktidar seçeneği.
***
Türkiye'de olan bitenlerin bu olduğu açık seçikken, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın son açıklamaları gerçekten tuhaf. Ben Anayasa Mahkemesi Başkanı'ndan sandıktan çıkmış ve arkasında milletin iradesi bulunan hükümete kulak çekerek nasihat vermesini değil, yukarıda ortaya koymaya çalıştığım sistem içinde kurulmuş anti demokratik, hukuk ve ahlak dışı tezgahı teşhir etmeye dönük saptamalar beklerdim. Ancak köylü kökenli bu muhafazakarların kompleksli, çekingen tavırları buna mani oluyor, ne yazık ki...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA