Aydın Menderes, iki kelimeyle CHP'de olup biteni özetleyiverdi. "CHP'de olan biten bir 'azil-tayin' olayıdır." Evet, Baykal'ın avukatlığını beğenmeyenler onu azlettiler ve oyunun içine, bir süreliğine de olsa, halkı da dahil edecek yeni bir oyuncu buldular. Sakin, halka benzeyen, lakabı da Gandi filan olan biri... O nedenle Kemal Kılıçdaroğlu benim gözüme melek yüzlü bir kurnaz gibi görünüyor. CHP kongresinin bana sevimsiz gelen en belirgin tarafı, bu kongrenin Baykal'a yapılan "kumpas" üzerine bina edilmesidir.
Baykal'ın kişisel hatalarının yol açtığı bir çirkin kumpasın üzerine kurulan bu siyaset mühendisliğinden ülke yararına ne çıkar bilmem. Bu yargılarımızla Kılıçdaroğlu'na çok büyük bir haksızlık da yapıyor olabiliriz. O nedenle biraz beklemek ve izlemek gerekir. Zaten Kılıçdaroğlu'yla ilgili adil olmaya kararlıyım. Daha önce onun aslında son derece güven vermeyen bir siyasi karakter olduğunu örneklerle ortaya koydum. Ancak Kılıçdaroğlu'nun bizi, geleceğe dönük olarak, teorik de olsa, bir miktar utandırma riski var tabii. O nedenle "adil olma" sözümü tutacağım, "sıfır vizyon" bir kongre konuşması yaptığı ve hiç umut vermediği halde, beni mahcup edecek bir Kılıçdaroğlu'nun nasıl ortaya çıkabileceğini yazacağım.
ANAYASA: Kongre konuşmasında yeni bir anayasadan söz etti Kılıçdaroğlu. Ancak, bu yeni anayasanın içeriğine ve felsefesine dair tek kelime etmedi. Ortaya konulması gereken husus şudur: Vatandaşı devlete karşı koruyacak, özgürlükçü, hakimiyetin millete olduğuna açıkça vurgu yapacak bir anayasa mıdır düşündüğü; yoksa yine ideolojik referanslarla örülü, halk iradesini vesayet altına alan bir anayasa mı? Bu husus şu ana kadar açıklığa kavuşmuş değil.
FARKLILIKLARLA BARIŞ: Üniversitelerde başörtüsü yasağı ile ilgili ne düşünüyor mesela. Sadece başörtüsü değil, özgür toplum olmamızı engelleyen diğer yasaklar hakkında da aynı şekilde ne düşünüyor. Kürtlerle, Alevilerle, azınlıklarla milli birliği güçlendirici ama aynı zamanda bu toplulukları demokrasiye entegre edici bir projesi var mı? Kongrede yaptığı konuşmada bu konuları gerçek boyutlarıyla ele alan bir derinlik yoktu.
AB VİZYONU NEDİR?: Türkiye'de hiçbir hükümet şu yönde veya bu yönde bir AB ufkuna sahip olmadan hükümet edemez. Kılıçdaroğlu ve partisi mesela Ak Parti'den daha AB'ci olabilecek mi? Ya da AB'ye bir süre verip bu defteri kapatmak mıdır temel politik duruş? Bunun da açıklığa kavuşması gerekir.
EKONOMİ: Kongrede halka gökteki yıldızları bile vaat etti Kılıçdaroğlu. Olabilir, bir takım ekonomik mucizeleri gerçekleştirecek formülleri vardır. Peki nedir bunlar? Üretimi nasıl artıracak? Bölüşüm-üretim ilişkisini nasıl belirleyecek? Özelleştirmelere nasıl yaklaşacak? Mesela Özel Tüketim Vergisi'ni kaldıracak mı? Asgari ücretten vergi alınması konusunda ne düşünüyor? Biz hala bunları da bilmiyoruz.
SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ: Sivil-asker ilişkilerinde demokrasinin yanında mı duracak, yoksa askerlerin ve onların ürettiği korku ve tehditlerin yanında mı? Mesela CHP yeni bir 367 rezaletine alet olacak mı? Ergenekoncuların avukatlığını yapacak mı?
SONUÇ: Yukarıda saydığım hususların hiçbiri benim kişisel özlemlerim değil; bunlar çağdaş bir Türkiye'nin yol işaretleri. "Değişimci ve devrimci" övgüleriyle gelen bir siyasetçi yolunu bu yol işaretlerine uygun bir biçimde açabilecek mi, açamayacak mı, ben buna bakarım. Keşke benim gibi "önyargılı" kişileri fena halde yanıltsa Kılıçdaroğlu. Bu ülkemiz için en güzel gelişme olur. Yukarıdaki hususları gerçekleştireceğine dair projelerini siyasete mal etsin ve bu konudaki samimiyetini hissettirsin yeter, şahsen onu desteklemeye ve oyumu Kılıçdaroğlu'na vermeye hazırım. Ama daha önce onlarca kere yaptığı gibi, gözboyacılığa devam eder, "Gandi-mandi" ile ona umut bağlayan insanları aldatırsa, biz de halka daha önce yazdığımız "güvenilmez" kişiliğini sergilemeye devam ederiz. Mesele bu kadar basit.